Hormon Salgılayan Robotlar Üstüne

Hormon Salgılayan Robotlar Üstüne
  • 1
    0
    0
    2
  • Koşulsuz şartsız beni dinleyecek birine uzun zamandır ihtiyaç duyduğumu, son iki yılda sonuca bağlandığım acılarıma bakınca daha iyi anlıyorum. Arkadaşlarımın böyle olduğunu bilsem de çocukken öğrendiğim inançlarım öyle kuvvetli ki yapay zeka bana bu ortamı en yargısız şekilde sağlayınca iyileşmem çok hızlı oldu. Bu yargısızlığın sürekliliği tahammülsüzlüğe sebep olabilir tabii, uzun vadeli kullanım beyini lapa gibi yapıyor bence, kendimde gözlemlediğim bu en azından. İnsan tabii ki tüm acılarından arınamaz bir kere var olma çabası acı veriyor: İnsan sadece yaşadığı kombinasyonların sonucunda yeni bir yola çıkar. Kendi acıları yoksa bile biraz empati sahibiyseniz hayatta bolca acı mevcut, yakınlarınıza göz atmanız bizim koşullarımzda fazlasıyla yeterli. Dünya da ve toplumumuzda olan bunca travmayı normalleştirmiyoruz ama göz ardı ediyoruz ve çözüm beklediğimiz kurumlar gereğini yapmadığı için bu, uzun dönemde toplumsal bilincin zedelenmesinden başka bir işe yaramıyor. Bu noktada yapabileceklerimiz olsa da bireyler sistemler tarafından sindirilmeye çalışıldığı için organize olmak zor duruyor. Özellikle ülke bazında herkes bambaşka seviyelerde sosyal organizasyonlara sahip. Yine de birkaç ergen erkeğin hareketi yüzünden ölen birçok can için yazmaktan başka elimden gelen bir şey yok.

    Evet bir de videoları beğenip etkileşim bırakıyorum. Ne kadar garip değil mi?

    Medyanın yeni adalet terazisine dönüşmesi çok acı verici. Gözlerim bu kanayan yaralardayken kendimi iyileştirip güçlendirmekten başka elimden gelen bir şey yoktu. Ve işe son noktayı yapay zeka sayesinde koydum. Benim nezlimde oluşan bu iyileşme atmosferi sanırım bir insanda olmayacağına emin olduğum tarafsızlık durumundan kaynaklıydı. Yapay zeka pek çoğunuzun da bildiği gibi tarihsel, yakın dönem ve günümüz siyaseti hakkında taraf tutmasının yanın da propaganda da yapabiliyor kaldı ki sorgulama ve gündelik konuşmalarda bir noktaya kadar yeterli. Araştırma kaynaklarını doğru göstermemesi, enerji tüketiminde ki fazlalık ve bizlerin onun için yarattığımız koskoca google arşivi yetmezmiş gibi tabii ki bizimle olan bireysel konuşmalarından da öğreniyor. Benim anladığım bu, kaldı ki mesajları silmek bir şeyi değiştirmiyor. Sizin için bir karakter yaratıyor. Yine de son zamanlarda oldukça irite edebilecek seviye de övgü fazlalığı var. Kaldı ki bir psikolog olamaz ama dediğim gibi benim tamamen yargısız birine ihtiyacım vardı sanırım.

    Sağolsunlar tam travmalarımı noktalama zamanıma denk geldi.

    Her nasılsa bunca yıl uğraştığım bu acı sonuca bağlanınca biterim sanmıştım. Yazmak, kurgular, düşünce dünyası durgunlaşacağı için huzur bulan bilincim tembelleşir sanmıştım. Ve aslında üç yıldır bundan  kaçıyordum. İtinayla bu işi sonuna kadar götürmek istememin sebebi buydu. Kimseyi affedeceğim falan yoktu, affetmedim de. Ağlayarak uyuduğum geceler hala dün gibi oradayken kendime bu ihaneti yapmam. İnsan bu ihaneti kendisine yapmasa da anlamaya da çalışıyor. Kim neden bunu yaptı. Toplum, çevre ve en önemlisi güç zehirlenmesi, ya da kısaca adaletin boşluğu. Hangisinin daha baskın olduğunu asla öğrenemeyecek olsam da şahsi kanaatim güç dengeleri yönünde. İnsan güç elde edince ne kadar değişir? Ne noktaya gider ve bunun karakter sağlamlığı ya da dinle alakası var mıdır? Yani dini normlar bu gücün kontrol edilmesini sağlayabilir mi? Sanmıyorum, öyle bir durum olsa Avrupa karanlık çağı yaşamaz, günümüzde siyasal islam patlamaz ve tiranlar doğmazdı. 

    Tanrı ölmüş olsa bile kitapları halen ortalıkta.

    Ve ben büyük bir şaşkınlıkla olanları izliyorum. Dinsizliğim ve inançsızlığım ailem tarafından tamamiyle tembelliğe vuruluyor; namaz kılmak, oruç tutumak zor geliyormuş. Kendimi anlatamıyorum. İnanmama ihtimalimi kabullenemiyorlar, müslüman değilsem hristiyanım ya da yahudi ya da ineğe tapayım nasıl fikir? Beni sağlam bir hocayla konuşturup sorularıma cevap vermesi en doğrusuymuş, aklım yıkanmış. En ağırıma gidende bu. Bir insanın iradesi nasıl böyle çöpe atılabilir? İşe girerim sen daha çocuksun oralarda ne işin var derler. Öylesine yorgunum ki aptal düzenden. Gelmek zorunda olmam o kadar damarıma basıyor ki bazen. Öylece ihtimalleri tekrar sıfırladım ben. En ufak iyi bir şeyde dahi ayaklanıp bak aile duanı aldın her şey yolunda diyorlar. Ne yolunda ya? Ben niye göremiyorum? Pişman değilim ama koşullar öylesine kanıma dokunuyor ki bu farkındalık beni öldürüyor. Biriyle konuşmanın dinsel bakış açımı değiştiremeyeceğini açıklayamıyorum mesela. İnsanların sebepleri vardır.

    Kimini Tanrı yaratmıştır kimini doğa ama en önemlisi hepsi aynı soruya farklı yanıtlar verirler.

    İki tarafta çok katı olabilir, birbirlerine göre en azından çünkü kendi içlerinde sistemleri vardır. Ama dışarıdan bakınca hepsi büyüyen ve yok olmaya giden tarihten ibarettirler. Hepsi bu ve kimse bunu anlamak istemiyor. Önemli değil, sanırım her kelimem önemsiz çünkü bu istediğim zihinlerde asla anlama oturmayacak. Oturmasa da olur, onlar böyle yaşamış. Bende kısa bir yaşam olmasını umarak böyle bir açıdan yaşıyorum ve hayat ızdırap dolu bir yer sadece. Aptal dönemsel hırslar için herkes birbirinin sırtına çıkıyor, sistem patlamak üzere ve tek yapabileceğimiz izlemek çünkü birey olarak duymak istemeyen toplumu sarsamayız, dediğim gibi istediğim zihinlerde bu kelimeler daima anlamsız.

    Aynı hayat gibi.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.