aşık olalım demiyorum, takdir etsen yeter.

aşık olalım demiyorum, takdir etsen yeter.
  • 2
    0
    0
    0
  • Takdir edilmeye aç bireyler o açlıkla öyle yitirirler ki kendilerini yakınlarından alamadıkları takdiri kendilerine yakın kıldıklarından almak adına her yolu dener, her şeyi mübah görürler. 

    Takdir edilmek onlar için başka bireylerin alışılmış olarak gördüğü şey değildir, takdir edilmek onlar için bir lütuftur; sevgiyi kanıtlamak adına adanmış bir adaktır. 

    Takdir edilmeyi açlıkları yüzünden derinden arzularlarken bir yandan o açlıkla bir o kişiye bir bu kişiye savrulurlar, her savruluşta biraz daha yara alıyor olsalar da bunu umursamaz ve devam ederler. Çünkü o açlığın sonları olabileceğine inanırlar; biri onlara inanmaz onları takdir etmez ise kendilerinden ve inançlarından vazgeçebileceklerinden korkarlar. 

    Bu yüzden en ufak bir şeylerinin takdir edilmesini bir lütuf sayar, sevgiye dayalı bir davranış olarak görürler. Zihinlerinde bu sevgi dedikleri şeyin etrafına bir bariyer örerek kendilerini takdir eden, en basit seviyede onlara sevgi gösteren o kişiyi; aşıklarını ilahlaştırırlar. Kimseyi ardına almadıkları bu bariyerde takdir edilmedikleri çocukluklarını ortaya çıkarır ve onların bu zayıflığını kullanıyor olan aşıklarıyla evcilik oynarlar. Çoğunlukla kendilerinin bu zaafını kullanıyor olan aşıkları bir anda çekilince yere düşüp çocuk ellerinden destek alarak kalkmaya yeltenseler de kimse onları buna teşvik etmediğinden kalkamazlar. Tekrar eski büyüklüğüne dönerek çocukluğundan kurtulan benliklerini yaşarken ördükleri duvarın çoktan ardına geçmiş aşıklarına şöyle seslenirler;

    “Aşık olalım demiyorum, takdir etsen yeter.” 

    Görsen yeter, duysan yeter, öpmene gerek yok; sevsen yeter. Takdiri, bir lütuf konumuna indirgenmiş o temel seviyedeki sevgiyi versen yeter. 

    Yeterince ve düzgünce takdir edilmemiş bu kişiler sevgiye açtır ve gittikçe daha da acıkırlar çünkü birileri sürekli onlara karınlarını biraz olsun doyurabilecek bir sevgi ve takdir kırıntısı sunar. Bu sevgi sadece bir kırıntı, başkalarında yenmiş bir kalbin kalan son damar parçası olsa da takdire aç olan bu kişiler çaresiz ve kendilerini tüketebilecek seviyede açtır.

    Fakat asıl kendini tüketme o temel seviyedeki sevgiyle doyduklarına kendilerini ikna etmeye çalışmalarıyla başlar çünkü doymamışlardır; ömürlerince süren bu takdir ve dolayısıyla sevgi açlığını doyurabilecek tek şey ise artık acıkmamaktır. Artık sevgiden medet ummamak, artık takdire ihtiyaç duymamak, artık geçmişin açlığıyla bugünü sindirmemek; takdir beklentisini ve takdir almadığın sürece aşağıda ve yetersiz hissetme hissini bitirecek olan şeyler bunlardır. 

    Ve ömrünün başında takdir edilmemek ne kadar takdir edilmeye hiçbir zaman layık olmamış gibi hissettirse de sorun kişide değil takdir etmeyi bilememiş, o kelimeleri dökememiş ağızlardadır.

    Aç olmayı kes ve aynada midene bak, boş olması orada olmadığı anlamına gelmiyor değil mi ? 




    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.