Kendimi kanıtlamak adına çaba sarf etmeyi beceremedim hiçbir zaman, bunun bende yarattığı gereksiz suçluluk duygusunuysa her zaman hissettim.
Kendimi kanıtlamak adına çırpınmam, yeterliliğimi belgelemem gerekirdi sonuçta. Kaşe basabilecekleri bir yeterlik belgesi olmadan kimse sevemezdi beni.
Fakat ben bu düşünceme rağmen hiçbir zaman kendime sırt çeviremedim, kendimi bir kağıt parçasına sığdırmayı beceremedim. Çünkü bunu kendime karşı işleyeceğim bir suç olarak gördüm; eğer yeterliliğimi belgelersem yetersizliğimi de belgelemiş olurdum. Kendimi siyah beyaz olarak ikiye böler tüm gri parçalarımı görmezden gelirdim ve bunu yapmak benliğimin sonu olurdu.
Çünkü yeterli veya yetersiz diye etiketlediğimiz yanlarımızdan çok daha karmaşığız. Düşündüğümüz kadar berbat olmadığımız gibi düşündüğümüz kadar iyi de değiliz. Ve bu kadar değişken bir şeyi belgeleyerek kısıtlamak sadece problem yaratırdı.
Ben kendimi kanıtlamadım bunun yerine ifade ettim; olduğum şeyi gözler önüne serdim. İlkte etrafımdakiler bunu garipsediler çünkü bu beni etiketlemelerini ve üzerime iyi veya kötü yazan bir kaşe basmalarını engelliyordu. Fakat zamanla kendimi o kadar ifade ettim ki buna alışmak zorunda kaldılar. Bir etiket yapıştırmadan kimseyi benimsemeyen bu insanlar sürekli var oluşuma maruz kaldıkça etiketlerini ceplerine atmak zorunda kaldılar.
Eğer o etiketleri tekrar ceplerinden çıkarıp size takmaya çalışacak olurlarsa etikette yazandan ibaret olmadığınızı onlara göstermekten çekinmeyin, çünkü siz siz olarak var oluyorsunuz; tam olarak bu yüzden yeterliliğinizin bir belgeye ihtiyacı yok.
Yorum Bırakın