göğsümde kaçak sigara dumanı gibi gezinen bir yalnızlık var
adını bilmediğim ama hep “gel” dediğim biri var içimde
uçurumla öpüşen bir kelimeyim sanki
birinin ağzında unutulmuşum
ve düşmemek için dua etmiyorum artık—
çünkü düşmek bazen eve dönmek gibi
ellerim ceplerimde değil
kendimin içinde kaybolmuş iki harita
biri çocukluğuma çıkıyor
diğeri ne zaman ağlasam oraya
bir kafede unuttum adımı
garson “bey” diye seslendi
ben de “evet, kimim ben” dedim
şekerli kahve içtim
çünkü acının da tadı değişiyor zamanla
biri beni sevmeyi düşündü bir ara
çamaşır ipinde kuruyan şiir gibi
ama sonra yağmur yağdı
ve ben artık yalnızca nemli kalıyorum
yani hiç kurumamış bir yanım hep var
ruhumu astığım yerden çaldılar
şimdi kim giyiyorsa
iyi mi hissediyor, bilmiyorum
ama bol gelmeli bazı şeyler—
sevgisizliğe mesela biraz iç genişliği lazım
biraz suskunluk, biraz alkol
biraz “ben de unuttum nereye aitim” hissi
bir çocuk balonunu kaçırdı dün
gökyüzüne bakamadım
çünkü o çocuk bendim
ve o balon birine sarılma isteğimdi
elinden kaçıveren
ağlamak istiyorum ama
gözyaşlarım da bana küs
belki haklılar
ben kendime bile sarılamadım hiç
geceyi bölüyorum
bıçak değil bu
kendi tenimde kıvrılmış bir hayal
uçlarını yaktım—
dumanı benimle kalsın diye
bir gün,
bir banka oturacağım
ve “merhaba” diyeceğim
hiç tanımadığım birine
o da “merhaba” dese…
inanır mıyım hâlâ yaşadığıma?
Yorum Bırakın