Bugünde yarının sorumluluğu yok. Ve bu öyle rahat bir şey ki şu an koltukta uzanırken derin bir nefes alabiliyor, kaygıyla büzüşmüş bedenimi birazcık da olsa rahatlatabiliyorum. Aslına bakarsan, yarınki kızı tanımıyorum ki ? Bugünkü kızı çarpıtarak hatırlayacak ve bugünkü kızdan izler taşısa da aslında başka biri olacak o kızı tanımıyorum. O yüzden onun davranışlarından bugün sorumlu hissetmiyorum.
Elbette bugünkü haraketlerim kanatlarını çırparak yarını dalgalandırır; bu dengedir. Fakat eğer yarını düşünüp bugünü dalgalandırırsam bu dengede bir bozulma olur. Ve dengenin şaşması çoğunlukla hüzünle sonlanır.
Bu yüzden uzanarak güneşin denizi öpmesini izliyorum, bugünü yaşayacağımı biliyorum fakat yarından emin değilim. Gün neler getirir bilemeyiz.
Yine de, yarının endişesinden tamamen arınmış değilim. Düşünüyorum. Ama yarını bugüne sürüklemeye çalışarak günü bulandırmıyorum artık, çünkü bugün ne yaşandıysa yarını etkileyecek; bunu öğrendim. Bu sebepten yarını bugüne taşıyarak dengeyi şaşırtmak yerine bugün elimden geldiğince yaşayarak deneyimleri yarının zeminine yığıyorum. Bazen düşüyorum, bazen korkuyorum fakat zemine koyulan her bir taş yere daha sağlam basmamı sağlıyor.
—Çünkü düşmeden uçmayı, uçmadan düşmeyi öğrenemezsin. Ve eğer bugünü yaşamazsan yarının zeminini mahvedersin.
Yorum Bırakın