Sarı Bisikletin Hikayesi

Sarı Bisikletin Hikayesi
  • 2
    0
    0
    0
  • Dedem ölmeden önce bana bir bisiklet almıştı. Bisiklet sarıydı. Ben de daha 4 yaşındaydım. Bir gün desteksiz bisiklet sürmek istemiştim ve yapmıştım. Videoyu dedeme gönderdiğimizde, dedemin gururlandığını gördüm. O an çok mutlu olmuştum. O bisikleti hâlâ saklıyorum.


    Dedem öldükten sonra, o gece rüyamda o günü üçüncü kişi gözünden görüyordum. Rahmetli dedem bana bisiklet alıyordu. Ben sarılıp teşekkür ediyordum. Ama bunların hepsini dışarıdan, üçüncü kişi gözünden izliyordum. Dayanamayarak “dede!” diye bağırıp dedeme doğru koşup sarılmak istedim ama rüya bitti. Uyandığımda salya sümük, hıçkıra hıçkıra iki saat ağladım. O gün, ölene kadar sadece bir şey için çabalayacağıma söz verdim: Dedemi gururlandırmak.


    O günden sonra dedemi hiç görmedim… ta ki Hentbol Ankara Şampiyonluk Turnuvası’nın başlayacağı geceye kadar. O gün rüyamda dedem, karşı takımın koçuydu. Maçı kaybediyorduk. Sonra o maçı kazandık. Aradan 9 gün geçti, finallere kaldık. O maçtan önce bir karar aldım: Formama “Alp” değil, “Alpaslan” yani soyadımı yazdırdım. Numaramı da 7 yaptım. Yani dedemin en sevdiği sayı. O maçta büyük farkla rakibi mağlup ettik ve şampiyon olduk.


    Takımla bunu kutluyorduk ve ben tribüne baktığımda dedemi görmüştüm. Bana bakıp gülümsüyordu. Ve bu bir rüya değildi.


    Aradan 2 yıl geçti. Türkiye Şampiyonluk Turnuvası için şehir dışına çıktık. İlk maçı kaybediyorduk. Son saniyelerdeydik. Sonra aklıma dedemi gururlandırmak geldi. Hemen birini bulur bulmaz pas verdim, o da gol attı. Biz maçı kazanmıştık. Sonra otele dönüyorduk. Otelde dedeme aşırı benzeyen bir adam vardı. Gidip onunla konuşmak istedim ama koç kızar diye yapmadım.


    Sonra Türkiye finalleri için yine şehir dışına çıktık ama bütün maçları kaybettik. Ben, dedemi gururlandıramadığım için Ankara’ya otobüsle dönerken ağlıyordum. Ve o günden sonra dedemi bir daha rüyamda hiç görmedim. Büyük ihtimalle onu gururlandıramadığım için… Hâlâ içimde bir hüzün var. Ve onun yüzüne bakarken mahcup olacağımı biliyorum. Bilinçaltım bu yüzden beni dedemle bir daha buluşturamadı.


    Ama dedemi gururlandırma isteğim hâlâ içimde. Bir gün içimden bir şey geldi:

    “Acaba ikinci ismimi mi ekletsem kendime?”

    Ve o isim belliydi: Selçuk.

    Yani dedemin adı.


    Artık ileride milli takımda oynarsam, 7 numaralı, üstünde “Selçuk” yazan o oyuncu olacağım. Ve işte bu, dedemi çok gururlandırırdı.

    Psikolog olma hayalim de hâlâ devam ediyor. Ve dedem beni bu adla görürse:


    “Uzman Psikolog Selçuk Alp Alpaslan”


    İşte o zaman daha da gururlanır.

    Kim bilir…

    Belki de şu an, bu yazıyı yazdığım için bile benimle gurur duyuyordur.



    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.