Bugün hayatımda çok mutlu olduğum günlerden biriydi. Birlikte büyüdüğüm, her zaman yanlarında huzur bulduğum abilerim ve ablalarımın yanına gittim. Onların yanında oturmak bana hep kendimi değerli hissettiriyor.
Otururken İdil abla bana döndü ve “oğlum, bana bir kaşık getirir misin?” dedi. İşte o an çok derin bir şey hissettim. Çünkü o kelimeyle aslında beni kendi çocuğu gibi gördüğünü ve bana o gözle sevgiyle baktığını anladım. Küçücük bir kelimeydi ama içimde kocaman bir mutluluk bıraktı.
Sonra Can abi ile İdil abla yemek söylediler. Ben de yanlarında olduğum için bana da smylediler. Hep birlikte yedik. Yemeğin sonunda bu sefer abim araya girdi ve hesabı ödemek istedi. Tam o sırada İdil abla ve can abi hemen karşılık verdi:
“Saçmalama, Alp bizim kardeşimiz.”
İşte bu cümle beni o kadar derinden etkiledi ki… O an şunu anladım: Onların yanında ben sadece bir misafir değilim, gerçekten de aileden biriyim. Sevgi bazen kan bağıyla değil, gönül bağıyla kurulur. Ve o bağ, bir insanın hayatındaki en büyük servetlerden biridir.
Bugün yaşadığım bu an bana bir kez daha gösterdi ki mutluluk aslında çok basit şeylerde gizli. Bana “oğlum” denmesinde, sofraya dahil edilmemde, “bizim kardeşimiz” diye sahiplenilmemde… Bunların hepsi bana hayatta en önemli şeyin değer görmek ve sevilmek olduğunu kanıtladı.
Bugün abimle, Can abimle ve İdil ablamla oturduğum o sofrada gerçek mutluluğu hissettim. 💙
Yorum Bırakın