'' Bu arada kutsal olan her şey üzerine yemin ederim ki, Schlangenberg'de o mesirede 'Atlayın aşağıya,' deseydi kendimi büyük bir zevkle boşluğa bırakırdım. Buna eminim. ''
Kumarbaz, Dsotoyevski'nin kendi hırslarından ve hayatından yola çıkarak, bir kumar borcunu ödemek için yazdığı, ve kitabın tüm haklarını 9 yıl boyunca borçlu olduğu kişiye tanıdığı, yalnızca bir kurgu değil aslında yazarın tüm histerisine de şahit olduğumuz bir eser.
Hikaye, Rus bir general ve ailesinin Almanya'da bir otelde kaldığı dönemden anlatılmaya başlanıyor bize.
Romanımızın ana karakteri Aleksey, generalin himayesinde yaşayan ve onun iki çocuğuna öğretmenlik yapan bir soylu. Aleksey, generalin üvey kızı Polina'ya öylesine aşık ki aşkının karşılıksız olduğunu bilerek, Polina'nın adeta kendisini hizmetkarı gibi kullanmasına müsade eden, onu sırf bir saniye bile olsa güldürmek için başını türlü belaya sokmaktan, onun için adeta soytarılık etmekten asla tereddüt etmeyen bir genç. Polina için her fedakarlığı yapıyor hatta o kadar ki Polina'nın aşık olduğunu düşündüğü kişiye mektup götürmeyi bile kabul ediyor. Çünkü bu aşk Aleksey için karşılık almaktan çok çaresizce çabalamanın hazzı tarafından ele geçirilmiş bir duygu artık.
Romanın başında bu tutku bize bir erkeğin karşılık alamadığı bir kadına duyduğu aşk gibi gelse de ilerleyen sayfalarda görüyoruz ki aslında bu tutku yalnızca Polina'ya değil, Aleksey'in hayatında kendisine tıpkı Polina gibi kolayca sunulmayan kazanma ve belirsizlik hissine de...
Aleksey tam bir kumarbaz ancak matematiksel çözümlemelerle, rulette olasılık hesaplayarak değil tamamen sezgisine ve olacağa güvenerek oynamayı seviyor. Kumara başlaması yine Polina'yı etkilemek için olsa da kumar hazzı öyle bir noktaya varıyor ki aşık olduğu kadının hastalığını bile kumar masasında unutuyor. Masadaki heyecan, sezgisini kullanarak kazandığı her para ve bir sonraki elin hep daha iyi olabilme ihtimali Aleksey'in başını döndürüyor.
'' Bazen en çılgın, en imkansız görünen fikir kafanızda öyle kuvvetli bir yer edinir ki, öyle ve ya böyle gerçekleşeceğini zannedersiniz... Dahası bu düşünce şiddetli güçlü bir arzuya eşlik ediyorsa, bazen onu kaçınılmaz, önceden belirlenmiş, kadere yazılmış, var olmaması, gerçekleşmemesi imkansız bir şey gibi kabul edersiniz! ''
Aleskey kumarın etkisini görmüyor da değil. Kumarhaneye gelen tüm sadık müşterilerin bütün kayıplara rağmen ertesi sabah yine orada olacağını biliyor. Çünkü kapılar açılır açılmaz içeriyi dolduran herkesin ortak tek bir hissi var; bu sefer olacak umudu... Aleksey'i yıllar boyu ümitsizce Polina'nın peşinde koşturan da bu oluyor. Bu şimdi yalnızca Polina'ya duyulan aşkta değil kumarda da onu ele geçiriyor. Ruhu besleyen bu haz, her yere serilişte mağlubu tekrar ringe çıkmaya sevkeden bu haz aslında ümit. Aleksey'i yaşama bağlayan da bu. Karakter olarak olmuştan değil olacağın ihtimalinden beslenen Aleksey ,bir keresinde kumardan kazandığı tüm serveti para avcısı bir kadının çar çur etmesine göz yumar. Konu para ya da zenginlik değil. Konu olabilme ihtimali.
Hikayenin sonunda eski dostu İngiliz'in Polina 'nın hep kendisini sevdiğini söylediğinde de yine aklına gelen ilk şey ruletten vurgun yapmak olmuştu. Polina'nın aşkı ona kumarı anımsatıyordu. Aynı bilinmezlik aynı ümit ve aynı olabilme ihtimalinin sarhoş edici etkisi...
Sonuç olarak, Kumarbaz, yalnızca karşılıksız bir aşkın değil, insan ruhunun derinliklerinde yankılanan tutku, bağımlılık ve umut gibi güçlü duyguların da romanı .Okurunu yalnızca bir karakterin düşüşüne değil, insan doğasının zaaflarına da şahit eden sarsıcı bir iç hesaplaşma…
Kaynakça :
Yorum Bırakın