Geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde çok önemli bir çalışma yayınlandı. Çok önemli olmasının sebebi gelişim dönemleri ile ilgili bildiğimiz bazı şeylere meydan okuyor. Çalışmada, yaş aralığı 0–90 yıl olan toplam 4.216 bireye ait difüzyon MR-görüntüleme (diffusion imaging) verisi bir araya getirildi. Yani örneklem oldukça geniş.
Araştırmacılar, bu çalışmada beyni 5 dönemde yeniden tanımladılar.
1. Evre: 0–9 yaş
Bu evrede beynin içindeki küresel entegrasyon oldukça düşük, kontrolsüz biçimde milyarlarca sinaps üretiliyor. Bireyin öğrenme kapasitesi maksimum iken beynin çevresel uyaranlara en açık olduğu dönem. Yani çevre bu dönemde beyin üzerinde çok etkili
2. Evre: 9-32 yaş
Çalışmadaki en şaşırtıcı kısım burada, pek çok sayfa bu bilgiyi alıp ergenliğin 32 yaşına dek sürdüğünü haber yaptı. Bu evrede beyin ağlarındaki entegrasyon artışı sürüyor; küçük-dünya (small-world) yapısı güçleniyor — bu, beynin hem verimli hem de yerelleşmiş bilgi işlemesine elverişli hale geldiğini gösteriyor. Soyut düşünme, problem çözme, yaratıcılık bu dönemde zirveye çıkıyor bu evrede. Prefrontal korteks tam olgunluğa 32 yaş civarında ulaşıyor.
3. Evre: 32–66 yaş
32 yaş civarındaki dönüm noktasıyla birlikte entegrasyon azalmaya; modülerlik (alt ağ kümelenmesi) ve yerel bağlantılar artmaya başlıyor — bu, beynin organizasyonunun “stabil erişim + uzmanlaşmış bağlantılar” dengesine evrildiğini ima ediyor. Zekâ ve kişilik bu dönemde zirve yapıyor.
4. Evre: 66–83 yaş
Yaşlılık öncesi döneme denk geliyor. Bu evrede modülerlik ön planda; global entegrasyon azalıyor, merkezi düğümlerin (hub) önemi artıyor. Beyaz madde bağlantıları azalıyor, iletişim yavaşlıyor. Beynin işlem hızı ve bilişsel esneklik düşmeye başlıyor. Ancak yaşam tarzı (uyku, hareket, beslenme) bu süreci ciddi şekilde yavaşlatabiliyor.
5. Evre: 83–90 yaş
Ağ organizasyonunda merkezi düğümlerin (subgraph centrality) göreli önemi artıyor; yaşlılıkta kalan sinirsel bağlantıların yerel merkezlerle sınırlı kalma eğilimi göze çarpıyor.
Bu evreler, beyin yapısının yaşam boyunca sabit kalmadığını; aksine çok fazlı, dinamik ve yaşa bağlı olarak değişen bir organizasyon içinde olduğunu göstermektedir. Nature
🔹 Çalışmanın Anlamı ve Önemi
Bu sonuçlar, nörogelişim ve nörodejenerasyona dair sabit veya tek hatlı “yaşam – beyin” modellerine meydan okumaktadır: beyin yapısı, sabit bir “olgunluk” evresine ulaşıp sonra yalnızca bozulmaz; aksine, yaşam boyunca yeniden yapılandırma, adaptasyon ve reorganizasyon süreçleri sürer.
“Dönüm noktaları”, zihinsel işlev, öğrenme kapasitesi, bilişsel esneklik, yaşlılıkta bilişsel dayanıklılık gibi fenomenlerle ilişkilendirilebilir. Örneğin, 30’lu yaşlarda görülen tepe entegrasyon seviyesi, genç erişkinlikte bilişsel kapasitenin optimal olduğu dönemleri; 60’lı–80’li yaşlarda artan modülerlik ve yerel bağlantılar ise yaşlılıkta beynin daha yerelleşmiş, dirençli bir organizasyona evrildiğini gösterebilir.
Bu çalışma, beyin gelişimi ve yaşlanmasına dair araştırmalarda yaş grubu değil, yaşam evresi odaklı analizlerin önemini vurgulamaktadır.
“Beyin 30 yaşına kadar genç, 66’ya kadar stabil, 83 sonrası yeniden organize olur.”



Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41467-025-65974-8

Yorum Bırakın