''Geçmişim, olamadığım her şeydir.''
Portekizli şair ve ressam Fernando Pessoa, başlangıçta fütürizmi benimsemiş, daha sonraları Portekiz modernist edebiyatının kurucularından biri olarak ''paulismo'' akımına öncülük etmiştir. Pessoa'nın, yazılarında genelde hiçlik ve hayal-gerçeklik konularıyla yaşantısı arasında bağ kurmaya çalıştığını gözlemlemekteyiz. Şairin özgün ruh halinin yansımalarına yakından bakmamıza fırsat veren Pessoa'nın aforizmalarının yer aldığı ''Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu'' adlı kitabından sizler için bazı alıntılar yaptık.
Keyifli okumalar!
''Hayattan çok az şey istedim ama bu çok az bile esirgendi benden. Yakında bir arazi, bir demet güneş ışığı, bir lokma ekmekle bir lokma sükunet, varoluşuma dair beni bunaltmayacak bilgi, başkalarından hiçbir şey talep etmeme ve başkalarının benden hiçbir şey talep etmemesi -bu esirgendi benden, taş kalpli olduğumuz için değil de paltomuzun düğmelerini açmaya üşendiğimiz için bir dilenciye vermeyi çok gördüğümüz bozukluk gibi.''
''Aşık olmak yalnızlıktan usanmaktır; bu yüzden bir korkaklıktır, kendimize ihanettir.''
''Birkaç kişi mutluluğu bulabilsin diye birçokları acı çeker.''
''Başımıza gelen şeylerin değeri, sürece uzunluklarıyla değil yoğunluklarıyla ilgilidir. Bu yüzden unutulmaz anlar, açıklanamayan şeyler ve bizim için eşsiz insanlar vardır.''
''Daima benden uzak olan şeylere ve olamadıklarıma ait oldum. Benim olmayan her şey daima şiirsel göründü. Hep sevdiğim tek şey saf hiçlikti.''
''Düşüncelerin gözyaşları için değil, ama gözyaşlarının düşünce için çok derin olduğunu sık sık düşünürüm.''
''Hayatı, çöküş arabası gelene kadar kalmak zorunda olduğum bir han olarak hayal ediyorum. Beni nereye götüreceğini bilmiyorum, zira hiçbir şey bilmiyorum.''
''Hep anı yaşarım. Gelecek; bilemeyeceğim. Geçmiş; artık benim olmayan.''
''Hep uyanmanın sınırındaymışım gibi hissediyorum.''
''Her şeye dair usancım beni hissizleştirdi.''
''İnsan kendi yüzünü görmemelidir -bundan daha uğursuz bir şey yoktur. Doğa ona yüzünü görememe ve kendi gözlerinin içine bakamama yeteneğini bahşetmiştir. İnsan sade ırmakların ve göllerin sularında yüzüne bakabilirdi. Bunu yaparken duruşu sembolik olacaktı. Kendini seyretme kepazeliğine kalkışmak için eğilmek, sarkmak zorunda kalacaktı. Aynayı icat eden kişi insan kalbini zehirlemiştir.''
Kaynak:1




Yorum Bırakın