Amerikan sinemasının usta yönetmeni Steven Spielberg'ün merakla beklenen son filmi ''The Post'' 12 Ocak 2018'de vizyondaki yerini aldı.
Film; The Washington Post gazetesinin ilk kadın yayımcısı Katharine Graham ve genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’nin, otuz yıla yayılan ve dört ABD başkanının yer aldığı, hükümet sırlarının gizlenmesiyle ilgili haberler yapan The New York Times’la arayı kapatmak için ortaklık kurmasını konu alıyor. Filmin başrollerini usta oyuncular; Meryl Streep ve Tom Hanks üstlenmişler, onlara yan rollerde Bob Odenkirk, Sarah Paulson gibi tanınmış oyuncular eşlik etmişler.
Steven Spielberg'ün kariyeri temelde iki bölüme ayrılabilir. Bir yanda Jurassic Park, Jaws ve E.T. gibi eğlenceli aksiyon sineması başyapıtları. Diğer yanda ise Schindler'in Listesi ve Er Ryan'ı Kurtarmak gibi tarihteki önemli politik ve askeri olayları perdeye aktaran başyapıtlar.
The Post, ikinci bölüme dahil edilebilir. Film, Vietnam Savaşı'ndan görüntülerle açılıyor. İlerleyen sahnelerde Pentagon uzmanı Daniel Ellsberg, Amerikan hükümetinin önceden Vietnam Savaşı'nın büyük olasılıkla kaybedileceğini bildiğini ve çok sayıda sivil ve askeri kayıpları öngördüğünü belgeleyen Pentagon belgelerini çoğaltarak New York Times gazetesine göndermesini, gazetenin başının belgeleri yayınladığı için hükümetle derde girmesine tanık oluyoruz. Bu olaydan sonra belgelerin The Washington Post isimli yerel gazeteye ulaşmasına tanık oluyoruz. Muhtemel baskılar, davalar ve gazetenin sahibesi Katharine Graham'ın (Meryl Streep) hükümetle kurduğu olumlu ilişkiler, Ben Bradlee (Tom Hanks) önderliğindeki gazete ekibini belgeleri gazetede yayınlayıp yayınlamama konusunda kararsız bırakıyor.
Filmin senaryosunda kocasının ölümü sonrası gazeteyi devralmak zorunda kalan Katharine Graham'ın erkek egemen dünyada ayakta kalma ve kendini kabul ettirme çabaları da önemli yer tutuyor. Bir yandan gazetenin yönetim kurulunun uyguladığı baskılara direnmeye çalışırken, diğer yandan yakın ve dostane ilişkilere sahip olduğu politikacıları zora sokabilecek belgeleri gazetesinde yayınlayıp yayınlamama konusunda kararsızlıklar yaşıyor. Meryl Streep bu rolde son yıllarda eleştirilen abartılı oyunculuğunun tersine sade bir oyunculuk sergileyerek muhteşem bir oyun ortaya koymuş.
Filmin tartışmalı, baskıcı ve ayrıştırıcı söylemleriyle tanınan Donald Trump'ın Amerikan başkanı olduğu bir dönemde hayata geçirilmesi de oldukça manidar. Amerikan değerlerine bağlılığıyla bilinen Steven Spielberg, filmde sisteme halel getirmeden, sistem doğru olsa bile işin içine insan faktörü girince sorunlar çıkabilir mesajını veriyor.
Steven Spielberg genelde filmlerinde iddialı, gösterişli bir sinema dilini benimserken, tarihi olaylara değindiği filmlerinde daha sade ve gösterişsiz bir bir yönetmenlik sergiliyor. Nitekim ''The Post''ta da bu üslubu kullanıyor. Bu oyunculara alan açan, sade üslup sayesinde başta başrollerdeki Meryl Streep ve Tom Hanks olmak üzere tüm oyuncular başarılı oyunlar sergilemiş.
Sonuçta Steven Spielberg'ün yönetmenlik kariyerinin en iyi filmlerinden birisi olmasa bile konusu itibariyle sıkıcı olabilecek bir film, teknik bileşenler başarılı bir şekilde kullanılarak akıcı bir filme dönüştürülmüş. İleride yapılacak gazeteciliği konu edinen filmler listelerinde adı anılacaktır.
Steven Spielberg'ün kariyeri temelde iki bölüme ayrılabilir. Bir yanda Jurassic Park, Jaws ve E.T. gibi eğlenceli aksiyon sineması başyapıtları. Diğer yanda ise Schindler'in Listesi ve Er Ryan'ı Kurtarmak gibi tarihteki önemli politik ve askeri olayları perdeye aktaran başyapıtlar.
The Post, ikinci bölüme dahil edilebilir. Film, Vietnam Savaşı'ndan görüntülerle açılıyor. İlerleyen sahnelerde Pentagon uzmanı Daniel Ellsberg, Amerikan hükümetinin önceden Vietnam Savaşı'nın büyük olasılıkla kaybedileceğini bildiğini ve çok sayıda sivil ve askeri kayıpları öngördüğünü belgeleyen Pentagon belgelerini çoğaltarak New York Times gazetesine göndermesini, gazetenin başının belgeleri yayınladığı için hükümetle derde girmesine tanık oluyoruz. Bu olaydan sonra belgelerin The Washington Post isimli yerel gazeteye ulaşmasına tanık oluyoruz. Muhtemel baskılar, davalar ve gazetenin sahibesi Katharine Graham'ın (Meryl Streep) hükümetle kurduğu olumlu ilişkiler, Ben Bradlee (Tom Hanks) önderliğindeki gazete ekibini belgeleri gazetede yayınlayıp yayınlamama konusunda kararsız bırakıyor.
Filmin senaryosunda kocasının ölümü sonrası gazeteyi devralmak zorunda kalan Katharine Graham'ın erkek egemen dünyada ayakta kalma ve kendini kabul ettirme çabaları da önemli yer tutuyor. Bir yandan gazetenin yönetim kurulunun uyguladığı baskılara direnmeye çalışırken, diğer yandan yakın ve dostane ilişkilere sahip olduğu politikacıları zora sokabilecek belgeleri gazetesinde yayınlayıp yayınlamama konusunda kararsızlıklar yaşıyor. Meryl Streep bu rolde son yıllarda eleştirilen abartılı oyunculuğunun tersine sade bir oyunculuk sergileyerek muhteşem bir oyun ortaya koymuş.
Filmin tartışmalı, baskıcı ve ayrıştırıcı söylemleriyle tanınan Donald Trump'ın Amerikan başkanı olduğu bir dönemde hayata geçirilmesi de oldukça manidar. Amerikan değerlerine bağlılığıyla bilinen Steven Spielberg, filmde sisteme halel getirmeden, sistem doğru olsa bile işin içine insan faktörü girince sorunlar çıkabilir mesajını veriyor.
Steven Spielberg genelde filmlerinde iddialı, gösterişli bir sinema dilini benimserken, tarihi olaylara değindiği filmlerinde daha sade ve gösterişsiz bir bir yönetmenlik sergiliyor. Nitekim ''The Post''ta da bu üslubu kullanıyor. Bu oyunculara alan açan, sade üslup sayesinde başta başrollerdeki Meryl Streep ve Tom Hanks olmak üzere tüm oyuncular başarılı oyunlar sergilemiş.
Sonuçta Steven Spielberg'ün yönetmenlik kariyerinin en iyi filmlerinden birisi olmasa bile konusu itibariyle sıkıcı olabilecek bir film, teknik bileşenler başarılı bir şekilde kullanılarak akıcı bir filme dönüştürülmüş. İleride yapılacak gazeteciliği konu edinen filmler listelerinde adı anılacaktır.
Yorum Bırakın