Türkiye'de 23 Şubat 2018'de vizyona giren Call Me By Your Name filminin konusu kısaca şöyle; 1983 yazında, İtalya’nın kuzeyinde ailesiyle birlikte 17. yüzyıldan kalma bir villada yaşayan 17 yaşındaki Elio Perlman, sıcak yaz günlerinde bir yandan sanatsal hobileriyle uğraşırken, arkadaşı Marzia ile flörtleşmektedir. Bir gün, doktora tezini bitirmeye çalışan 24 yaşındaki Oliver, Roman kültürü üzerinde çalışan Elio’nun babasına yardım etmek için yanlarına gelir. Elio ve Oliver, kısa bir süre içinde bu yazın, hayatlarını sonsuza dek değiştireceğini fark ederler.
Son yıllarda LGBTI bireyleri konu alan filmlerin adlarını film festivallerinde ve eleştirmenlerin yıl sonu listelerinde daha çok duyar olduk. Call Me By Your Name, bu akımın en yeni ve öne çıkan filmlerinden biri. Film aynı zamanda, son 10 yılın en çok öne çıkan yönetmenlerinden biri olan İtalyan yönetmen Luca Guadagnino'nun beşinci uzun metraj filmi.
Başrolleri Timothée Chalamet ve Armie Hammer paylaşırken, onlara yardımcı rollerde Michael Stuhlbarg, Amira Casar ve Esther Garrel eşlik etmişler.
Özellikle I Am Love, A Bigger Splash filmleriyle tanınan yönetmene asıl büyük övgüleri ve tanınırlığı getiren filminin, Dünya prömiyerini 2017 yılında Sundance Film Festivalinde gerçekleştiren Call Me By Your Name olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Luca Guadagnino, önceki filmlerinde olduğu gibi yine arzunun, aşkın ve cinselliğin sinemasını yapmaya odaklanmış. Bunu yaparken de yönettiği A Room with a View, Howards End ve The Remains of the Day filmleriyle tanınan çok sayıda Oscar ödülü adaylığı bulunan usta yönetmen-senarist James Ivory'nin ustalıklı senaryosundan da büyük destek almış. Senaryo, yazar André Aciman'ın 2007 tarihli aynı adlı romanından yazarın da katkısıyla uyarlanmış.
Filmin senaryosunda LGBT sinemasının klişelerinin dışına çıkıldığı ve filmin gücünü asıl buradan aldığı söylenebilir. Bu filmdeki karakterler yaşadıkları eşcinsel ilişki yüzünden çevrelerinden baskı görmüyorlar, Elio'nun ebeveynleri de bu ilişkiyi son derece normal karşılıyorlar. Yani bu aşk hikayesi bir kadın ve bir erkek arasında geçseydi de filmde pek bir şey değişmezdi. Yaşanacak aşkın ilk işaretleri Oliver'ın villaya gelmesiyle birlikte Elio'nun ona karşı beslediği ikircikli duygularda hissediliyor. Aslında ilk karşılaştıklarından beri birbirlerine aynı hisleri besleyen Elio ve Oliver'ın aşk yaşamaya başlaması içlerindeki kibir, korku ve çekingenlik duyguları yüzünden bayağı bir süre erteleniyor. Nihayet aşklarını yaşamaya başlıyorlar ama çoğu ilişki gibi, Elio ve Oliver'ın bir yaz mevsimi içinde gelişen ilişkileri de somut, acımasız ve akıp giden hayat karşısında yıpranıyor.
Yönetmen, filmin konusunun geçtiği 80'li yılların görsel dilini yakalamak için, görüntü yönetmeni Sayombhu Mukdeeprom'dan büyük destek alarak renkleri ve ışığı ustaca kullanmış ve seyirciye görsel ziyafet veren, mükemmel görüntüler yakalamayı başarmış. Ayrıca sanat yönetmenliği ve diğer bütün teknik bileşenler de iyi bir şekilde kullanılarak filmin geçtiği dönem iyi bir şekilde yansıtılmış.
4 dalda Oscar ödülüne aday gösterilen Call Me By Your Name, tekniğiyle ve eski usul hüzünlü aşk hikayesiyle, başta aşk filmlerini sevenler olmak üzere bütün sinemaseverleri doyuracaktır.
Kaynak: 1
Son yıllarda LGBTI bireyleri konu alan filmlerin adlarını film festivallerinde ve eleştirmenlerin yıl sonu listelerinde daha çok duyar olduk. Call Me By Your Name, bu akımın en yeni ve öne çıkan filmlerinden biri. Film aynı zamanda, son 10 yılın en çok öne çıkan yönetmenlerinden biri olan İtalyan yönetmen Luca Guadagnino'nun beşinci uzun metraj filmi.
Başrolleri Timothée Chalamet ve Armie Hammer paylaşırken, onlara yardımcı rollerde Michael Stuhlbarg, Amira Casar ve Esther Garrel eşlik etmişler.
Özellikle I Am Love, A Bigger Splash filmleriyle tanınan yönetmene asıl büyük övgüleri ve tanınırlığı getiren filminin, Dünya prömiyerini 2017 yılında Sundance Film Festivalinde gerçekleştiren Call Me By Your Name olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Luca Guadagnino, önceki filmlerinde olduğu gibi yine arzunun, aşkın ve cinselliğin sinemasını yapmaya odaklanmış. Bunu yaparken de yönettiği A Room with a View, Howards End ve The Remains of the Day filmleriyle tanınan çok sayıda Oscar ödülü adaylığı bulunan usta yönetmen-senarist James Ivory'nin ustalıklı senaryosundan da büyük destek almış. Senaryo, yazar André Aciman'ın 2007 tarihli aynı adlı romanından yazarın da katkısıyla uyarlanmış.
Filmin senaryosunda LGBT sinemasının klişelerinin dışına çıkıldığı ve filmin gücünü asıl buradan aldığı söylenebilir. Bu filmdeki karakterler yaşadıkları eşcinsel ilişki yüzünden çevrelerinden baskı görmüyorlar, Elio'nun ebeveynleri de bu ilişkiyi son derece normal karşılıyorlar. Yani bu aşk hikayesi bir kadın ve bir erkek arasında geçseydi de filmde pek bir şey değişmezdi. Yaşanacak aşkın ilk işaretleri Oliver'ın villaya gelmesiyle birlikte Elio'nun ona karşı beslediği ikircikli duygularda hissediliyor. Aslında ilk karşılaştıklarından beri birbirlerine aynı hisleri besleyen Elio ve Oliver'ın aşk yaşamaya başlaması içlerindeki kibir, korku ve çekingenlik duyguları yüzünden bayağı bir süre erteleniyor. Nihayet aşklarını yaşamaya başlıyorlar ama çoğu ilişki gibi, Elio ve Oliver'ın bir yaz mevsimi içinde gelişen ilişkileri de somut, acımasız ve akıp giden hayat karşısında yıpranıyor.
Yönetmen, filmin konusunun geçtiği 80'li yılların görsel dilini yakalamak için, görüntü yönetmeni Sayombhu Mukdeeprom'dan büyük destek alarak renkleri ve ışığı ustaca kullanmış ve seyirciye görsel ziyafet veren, mükemmel görüntüler yakalamayı başarmış. Ayrıca sanat yönetmenliği ve diğer bütün teknik bileşenler de iyi bir şekilde kullanılarak filmin geçtiği dönem iyi bir şekilde yansıtılmış.
4 dalda Oscar ödülüne aday gösterilen Call Me By Your Name, tekniğiyle ve eski usul hüzünlü aşk hikayesiyle, başta aşk filmlerini sevenler olmak üzere bütün sinemaseverleri doyuracaktır.
Kaynak: 1
Yorum Bırakın