Ölümüne mücadele etmek, yaşadığın toprakları yarın göremeyeceğini bilmene rağmen savaşmak, insanın toplum bilincini kazanmasının en güçlü örneklerinden biri olan savaşın ve savaş sanatının bütün inceliklerini tek tek anlatmış Sun Tzu'nun çığır açmış kitabını inceliyoruz. Bence bu kitaba başlamadan önce insan kendine bir kez sormalı savaştan ne anladığını. Günümüzde temel anlamındaki savaş bize fazlasıyla yabancı geliyor ve empati kurmakta zorlanıyoruz, ancak kitabın çığır açmasının sebeplerinden biri bu eserin askerlik alanı dışında sosyal ve mental savaşlarımıza da ışık tutar nitelikte olması. O zaman ilk ve en temel sorumuzla başlayabiliriz, insan ne için savaşır?
“Savaş bir ülkenin baş sorunu, ölüm kalım yeri, var olma yolu ya da yok olma yoludur…”
Çok daha özele indirgeyecek olursak, savaş sadece ülke nezdinde olmaktan çok, insanların beyinlerinde kendine yer edinen ve sosyal yaşantılarına yansıyan bir konsepttir. Doğar ve savaşmayı öğreniriz, elde etmek için, daha mutlu olmak için, hayallerimizi gerçekleştirmek için, düşünmek için; daha başarılı, daha zengin olmak için, yaşamak, ne durumda olursak olalım yaşamak için savaşırız. Savaşmak kanımızda olsa bile, kimi zaman hepimiz kendimize mücadele etmektense kabullenmenin ve hayatın doğal akışına kendimizi bırakmamızın fani hayatlarımız için daha iyi bir tercih olup olmayacağını sorarız.
“Savaşın getireceği zararı bilmeyen kişiler, savaşın getireceği yararı da bilemezler.”
Her tercih bir vazgeçişe gebedir, bu sebepledir ki savaşmak da kendi içinde artı ve eskilere sahiptir. Ancak Sun Tzu'nun bahsettiği gibi, savaşı yönlendirmek ve avantajımıza olacak şekle sokmak bizim elimizdedir. Mücadelelerimiz seramik vazo gibi ellerimizde şekillenir, yeterince becerikli ellere sahipsek eğer. Büyük ölçekli ve toplumların geleceğini etkileme potansiyeline sahip savaş kavramına benzer olarak, bireysel yaşamlarımızda da aynı durum geçerlidir. Tercihlerimize taktiksel bir anlam yükleyebilirsek doğru seçimi yapabilme olasılığımız artar. Kişisel gelişimin en önemli kazanımlarından birisi vereceğimiz kararların kötüsüyle iyisiyle “farkında” olmaktır ve bunu kabullenerek seçim yapmaktır; bu çok zor beceriyi Sun Tzu kilit cümlesiyle özetlemiştir aslında.
“Disiplinli ve sakin olmak, düşman askerleri arasında beliren düzensizlik, disiplinsizlik ve heyecanı beklemek, kendine güveni oluşturmak demektir.”
Duygu ve düşünce dalgalanmalarını mümkün olduğunca düzenlileştirmek ve kararlarımızın aklın yönetiminde alınmasını sağlamak bize gerçek başarıyı getirecektir, şeklinde yorumlamaktayım. Özünde çoğu sosyal ilişki duygu kökenli gözükse de taktiksel savaşlardır ve duygular hiçbir zaman doğrunun önüne geçmemelidir. Hislerimiz ve içgüdülerimiz yadsınamayacak ölçüde önemli olsa da duygular gerçeklerle desteklendiğinde insana en büyük faydayı sağlar. Bu durumun farkında olmayan, dengesizliğinde çırpınan insanları da istediğiniz tarafa çekebilirsiniz diyor bir nevi Sun Tzu, acımasızca olsa da.
“Seni zafere ulaştıran stratejiyi tekrarlama, yönteminin sonsuz bir çeşitlilikte olmasını sağla.”
Benim Savaş Sanatı’nda en etkili bulduğum taktik budur. Hiçbir mücadele tek bir taktikle kazanılmaz, hiçbir akademik başarı aynı çalışma yöntemiyle kazanılamaz ve hiçbir sosyal ilişki her insana aynı yaklaşarak sağlıklı hale getirilemez. İnsanın canlılar piramidinde basamakları istikrarla tırmanmasının ve en tepeye yerleşmesinin en büyük sebebidir adaptasyon yeteneği. Değişen ihtiyaçlara ve koşullara göre yeni bir çözüm, yeni bir icat, yeni bir düşünme tarzı ortaya atarız ve yine biz kazanırız. Tarihin akışına baktığımızda da görmekteyiz ki değişen koşullara uyum sağlayamamış halklar geçmişin tozlu sayfalarında kaybolmuşlardır. Gözlem yapar, düşünür, taktik değiştirir, saldırır, geri çekilir, bazen hiçbir şey yapmaz ancak her şeyin değiştiğini ve değişeceğini kabullenip buna uygun davranmaya çalışan insan her zaman kazanır. Geçmişte başarılı olmuş bir takım koşulları günümüzde de uygulamaya çalışmak bireyi sonu gelmez bir nostalji ve dengesizlik çukuruna sürükleyecek ve hayatının hemen hemen her alanında yalpalamasına sebep olacaktır. Biz değişiriz, hayat değişir, dünya ve içindeki her şey de. Engeli değiştiremeyen insan engeli geçebilecek hale gelene kadar geliştirir kendini. Bu yöntem zamansız, sonsuz bir “başarı maymuncuğu” dur, her kapıyı rahatça açmıştır ve açmaya devam edecektir.
Bana göre kendine dönmek isteyen ve hayatını maksimum seviyede verimli ve zevkli geçirmeyi dileyen her insanın okuması gereken bir başyapıttır Savaş Sanatı.
Kaynakça: Sun Tzu-Savaş Sanatı
Kaleminize taş değmesin pelin hanım,ellerinize sağlık