Hepimizin bildiği gibi dijital video izleme platformları karantina süreciyle beraber en parlak dönemlerini yaşıyorlar. Netflix ve Amazon Prime gibi genel kitleye hitap eden büyük markaların yanı sıra bu büyüyen pastaya ortak olan başka markalar da var.
Bunların en ilgi çekicilerinden biri Mubi. 2007 yılında Türk bir girişimci olan Efe Çakarel tarafından kurulan platforma, şu an dünyanın pek çok ülkesinden erişilebiliyor. Mubi’de gösterilen içeriklerin büyük bölümü, ana akımdan ziyade bağımsız sinemanın örneklerine ve diğer servislerde kolay kolay bulunamayan gizli kalmış klasik filmlere ayrılıyor. Ve günden güne değişen bu filmlere, sitedeki farklı başlıklar altından ulaşılabiliyor.
Bu yazıda serviste yer alan ve kullanıcıların gözünden kaçabilecek, gölgede kalan bazı filmlerden bahsedeceğim.
1-Fantastic Mr. Fox (2009)
Wes Anderson’un ünlü çocuk kitabı yazarı Roald Dahl’ın eserinden uyarladığı bu animasyonda kendine özgü sinemasının kimliğini oluşturan parçaları da kullanmıştı. Tavuk çalarak yaşamlarını sürdüren ve kötü adamlardan kaçmak zorunda kalan bu ‘işlevsiz’ tilki ailesini, Anderson’un diğer filmlerindeki karakterlerinin yansıması olarak görmek de mümkün.
George Clooney, Meryl Streep, Jason Schwartzman, Bill Murray ve Owen Wilson gibi yıldızlardan oluşan seslendirme kadrosu ve yönetmenin imzasını yansıtan stop motion çekim tekniği de filmin albenisini artırıyor.
2-I Am Not Your Negro (2016)
Yönetmen Raoul Peck'in ünlü yazar James Baldwin'in "Remember This House" adlı eserinden uyarlayarak çektiği bu kıymetli belgesel, geçtiğimiz aylarda Amerika’da yaşanan siyahilere yönelik polis şiddetinin ve buna bağlı ortaya çıkan Black Lives Matter cümlesiyle beraber daha önemli bir hale geldi belkide.
I Am Not Your Negro'da, Baldwin'in ustalıklı edebi dilinden çıkan ve Samuel L. Jackson’ın seslendirdiği cümlelere paralel olarak çeşitli örnekler de kullanılarak Amerika’daki ırkçılığın sebepleri ve olası çözüm yolları üzerine de gidiliyordu. Bu yapılırken kullanılan sakin ve slogancı olmayan dil de belgeselin değerini artırıyordu.
3-Hitchcock/Truffaut (2015)
François Truffaut’ın hayranı olduğu Alfred Hitchcock ile yaptığı uzun sohbetleri içeren 1966 tarihli aynı adlı kitaptan belgeselin yönetmen koltuğunda aynı zamanda sinema yazarlığı da yapan Kent Jones oturuyor.
İki çok farklı sinema anlayışının temsilcileri olan usta yönetmenlerin zihin açıcı sohbetinin yanı sıra Martin Scorsese, Wes Anderson ve David Fincher gibi isimlerin görüşlerine de yer verilmesi de yapımı daha seyre değer kılıyordu.
4-Ana Yurdu (2015)
Senem Tüzen’in ilk uzun metrajlı filmi olan Ana Yurdu, sinemamızın bağımsız kanadını esir alan erkek odaklı taşra anlatılarından sıyrılmayı başarıyordu. Annesiyle beraber yaşamaya başlayan ve köyüne dönen bir kadının görünür/görünmez baskılarla boğuşmasını kuvvetli sahnelerle anlatıyordu.
Annenin temsil ettiği bu baskılar, filmin karanlık ve rahatsız edici biçiminde de karşılığını buluyordu. Böylece seyirci de bu kasveti içinden hissediyordu. Şair olmak isteyen erkeklere ya da ‘taşra romantizmi’ne yüz verilmeyen bu cesur film, Tüzen’in adını bir sonraki filmi merakla beklenen yönetmenler listesinin üst sıralarına yazdırıyordu. Bu başarılı ilk adımın üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen sinemacının yeni filmini göremememiz de sektörümüzün bir ayıbı olarak kayda geçilebilir.
Yorum Bırakın