PASTORAL ANLATIDA İLK DÜZ YAZI; LONGOS'TAN DAPHNİS İLE KHLOE’NİN AŞKI

PASTORAL ANLATIDA İLK DÜZ YAZI; LONGOS'TAN DAPHNİS İLE KHLOE’NİN AŞKI
  • 4
    1
    0
    2


  •                                     
    Jean-Nicolas Laugier (1785-1875) "Daphnis & Chloé" British Museum, London


    MÖ 2-3. yüzyılda Midilli Adası’nda yaşadığı varsayılan Longos (Longus) hakkında literatürde çok az bilgi bulunmaktadır. Ünlü eseri Daphnis ile Khloe’yi Yunanca yazan yazarın adı Latince bir kelimedir. İsmi ve yazım dili arasındaki tutarsızlık onun aslında Romalı bir yazarken Midilli adasını ziyaret ettiği ve oradaki izlenimleriyle eserini kaleme aldığı düşüncelerine neden olmuştur. Diğer taraftan Roma’lı bir sahiple yaşayan Yunan kölenin azad edilip Latince bir ismi benimsediği görüşleri de bulunmaktadır. Yaşadığı dönemin de net bilinmediği Longos’un eserindeki izler, onun sofist olabileceği ya da kimi kaynaklara göre Roma İmparatoru I. Theodosius (379-395) döneminde yaşamış olabileceğini düşündürmektedir.

    Pierre Cabanel, Daphnis ve Chloé, 1970,



    Pastoral Anlatı’nın İlk Örneği:

    İnsanlığın eski edebiyat ürünlerinde pastoral izlere daha çok şiirlerde rastlanılmıştır. Pastoral şiirin ilk örneği M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış olan Syrakusa’lı Yunan şair Theokritos tarafından verilmiştir. Daphnis ve Khloe’nin Aşkı anlatısının farkı ise Yunan Edebiyatı’nın ilk düzyazı anlatısı sayılmasıdır. Eserin ilk oluşu kadar yüzyıllar boyu etkilediği isimler de çok önemlidir. Bir İngiliz eleştirmenin ” Akdeniz havzasında ürün veren bir çok sanatçının sekiz yüzyıldır kullandığı bütün temaları içeriyor ” görüşü son derece doğrudur. Eserde pastoral duygular yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, sosyal yaşam, din ve mitoloji, sevgi, aşk ve cinsellik gibi bir çok temaya değinilmektedir.

    Peder Severin Krøyer Daphnis ve Chloé, 1879



    Longos’un etkilediği yazar ve sanatçılar oldukça fazladır. Edebiyatta ve Felsefede Shakespeare, Goethe, Rousseau, George Sand, Colette, Yukio Mişima, plastik sanatlarda Bordone, François Gérard, Fronçois Bouchet, Jean-Pierre Cortot, Louis Hersent, Pierre Cabanel, Aristide Maillol, Marc Chagall, müzik alanında Jacques Offenbach’ın tek perdelik opereti, Maurice Ravel’in Sergei Diaghilev’in, Ballets Russes için yazdığı eserler yıllardır sahnelenmektedir. Son olarak sinemada Orestis Laskos tarafından yazılmış ve yönetilmiş 1931 tarihli romantik bir film olan Daphnis ve Chloe de bulunmaktadır.

    Longos’un 4 kitap diye bölümlere ayırdığı eserini Can yayınları bir roman olarak adlandırmış. Herbiri bir mevsimde geçiyor demek yanlış olmaz ancak giriş ve sonuç bölümleri arasında yıllar geçmiştir. Lesbos Adası’nın Mitilini Kenti’nin dışında doğanın tüm nimetlerini sunduğu Aden’i andıran muazzam bir doğada geçer yaşananlar. Daphnis ve Khloe, terkedilmiş, birini keçi, diğerini koyunun emzirdiği, ayrı ailelerce ileride ödüllendirilme umuduyla sahiplenilenildiği iki bebektir. Çocukların büyüyüp çobanlık ettiği kırlar, mevsimler geçtikçe onların aşkına ve cinsellikle tanışmalarına şahitlik eder. Yalnız aşk değil tabii aşklarına engel olabilecek her halle savaşırlar ve netice de hem birbirlerine hem kendi kimliklerine kavuşurlar.

    Hesiodos İşler ve Günler adlı eserinde aile planlamasını ifade ederken çok çocuğun, özellikle çok oğulun öneminine vurgu yapan ataerkil sistemin büyük savunucularındandır. Ne kadar çok oğul o kadar çok çoban, tarlada çalışacak o kadar çok insandır. Bunun yanında çok çocuğun zararlı yanı ise ailedeki eşitliğin sarsılmasıdır. En iyi bilinen hali de küçük ya da büyük ölçekli saltanattaki kanlı taht oyunlarıdır. Longos iki çocuk gösterir başlangıçta bir kız ve bir erkek, iki terkedilmişlik, birbirinden habersiz. İlk soru işareti neseblerinin ortak olabileceğidir ve bu soru eser sonuna kadar okurun yanındadır. Bu çocuklar neden istenmedi? Yunan Tanrılarının, sosyal yaşamınının öğreticisi Hesiodos’un çok çocuk önerisine rağmen neden bu çocuklar terk edildi? Bir kehanetin çocukları mıydı? gibi soruların yanıtına ancak eser sonunda kavuşulmaktadır ve o an bir katarsis yaşanıyor demek belki doğru olacaktır.


    Sevgi, Aşk, Cinsellik…

    Bir tutku zincirinin halkaları olan bu tanımların birbirine fazlasıyla karıştırıldığı düşünülür ve kesinlikle görecelidir. Cinselliğin aşkı kirlettiğini düşünenler kadar her yolun cinselliğe çıktığını savunanlar da bulunmaktadır. Bu iki görüşe de değinir eser, önce Khloe’yi çekmeye başlar Daphnis (Yunanca’da Defne ağacı) kız çocuklarının erkeklerden daha erken ergenliğe girdiği görüşünü destekler bir bakış açısıyla. Sonrasında çekim karşılıklı hale gelirken hiç cinsellikle tanışmadıkları, bir öğretmenleri olmadıkları için ne yapacaklarını bilmezler. Ama doğa en büyük öğretmen değil mi? Keçiler de sevişir ya da çiftleşir ama hayvanlar ve insanların sevişmeleri tutkuları çok farklı sayılır… İki çocuk flütlerini çaldıkları koşup oynayıp gülüşüp öpüşmekten öteye gitmedikleri aşklarını dolu dizgin yaşarlar. Ta ki Daphnis’in bir şekilde gerçek cinsellikle tanışmasına kadar…



    Cinsellik değil Bekaret…

    Eserde çok kere Bekaret meselesine değinilir. Erkeklerin bir kadınla birleşmelerinde sorun yokken Khloe’ye dokunulması sakıncalıdır, sahiplerine göre… Daphnis ve Khloe arasındaki tutku cinselliğe doğru evrilir ancak masumiyet bakidir, sevgi bakidir, incitmek istemez Khloe’yi Defne, ya da kendi kan korkusu vardır. Sevdiğinin canının acımaması, onun masum kalması mı yoksa erkeğin kandan korkması mı? Bekaret konusu bu eser okunduğunda mutkaka üzerinde durulması gereken konudur çünkü bu mesele o çağda sistemin doğal kuralı olarak ifade edilmiştir. Bu gün yüzlerce yıl sonra karşı kıyıda hala geçerli bir kural sayıldığı gibi…

    “Daphis’in kan korkusu olmasaydı Khloe çoktan kadın olmuştu bile.”

    Bu aşamadan sonra Daphnis hep çıplak görmek istediği sevgilisinin örtünmesini bir posta bürünmesini ister, tıpkı Ataerkil sistemin istediği gibi…

    Senaryo tahmin edildiği gibi ilerler iki genç aşklarını dolu dizgin yaşarken büyüyüp serpilirler ve Khloe’nin bekaretini yitirmeden bir an önce evlenmesi gerekir -tabii başlık karşılığında- evlenmesi evinin kadını olmasının vakti gelmiştir. Daphnis ise bu düzen doğrultusunda ona kavuşma yolunu bulur ve karşılaştıkları tüm tehlikelere, rakiplerine ve ekonomik sorunlara rağmen tanrılarının yardımıyla emellerine ulaşırlar.



    Bir Çift Aşık, Paris Bordone (The National Gallery)



    Tanrı Meselesi:

    Yunan tanrılarının arz talep doğrultusunda ortaya çıktıklarının bir örneği de Longos’ta görülür. Nasıl Homeros’ta üç güzeller, Zeus, Apollon arası devler savaşı görüldüyse, pastoral ve romantik bir anlatıda sığınılacak tanrılar bellidir; Pan, Dionysos, Eros ve Nympha’lar. Masumiyetin en güzel örneği olan ve birbirine bağlılıklarında eşit olan bu gençlerin yaşadığı tabiatın, hayvanlarının yöneticisi Pan’ken, kendilerini emellerince oynatan Eros’tur. Nedense daha büyük tanrılardan pek söz edilmez.


    Ekonomi Horatio Ekonomi!

    Eser mutlulukla sonlanırken iki çocuğun nesebi açığa çıkar. Terkedilmişliklerinin nedenleri hem inanç hem de ekonomik sebeplerdendir ve ilginçtir ki terkedilmişliklerini asla yargılamadıkları görülür. Daphnis adak gibi semavi dinlerin başlangıcındaki bir kurban çocuk gibi doğaya armağan edilirken, Khloe bakılamayacağı için bırakılmıştır. İki çocuk da hayatlarını üretim için çalışarak geçirirler aslında, aşk okura sunulan tatlı taraftır belki de. Neticede bu pastoral anlatı okura kır yaşamının güzelliği, çobanların hoş öyküleri eser içerisine katılmış mitolojik hikayeler kadar ekonomi, cinsel hayat hatta bir Daphis’e ilgi duyan bir başka karakterle homoseksüel arzunun her çağdaki gerçekliğini de göstermektedir. Aşk ve müziğin, doğal güzelliklerin ardında hissedilen diğer meseleler de gözden kaçırılmamalıdır.

    Bitirirken aslında bir çok yazar için hepsi Longos’un kepeneğinden çıktı demek kesinlikle yerindedir. Aşk, cinsellik, engeller kavuşma ve belki de katarsisi yaşatan Longos’un eserindeki iki karaktere de ayırdığı dengeye hayran olmamak elde değil. “ile” edebiyatının mucidi olan bu bilinmeyen yazarın Türkçe’deki ilk çevirisi Longus, Dafnis ile Kloe yahut Longüs’ün Çoban Hikâyeleri, adıyla Fransızca’dan Ragıb Rıfkı tarafından 1939 da gerçekleştirilmiş. Can Yayınları’ndan önce Helikopter Yayınları’nda da basılan bu çeviri ise Zeynep Avcı’ya ait. Kendisi Abélard ve Héloïse’in de çevirmeni ve sırf o çeviri için bile kendisine ne kadar teşekkür edilse az.

    Daphnis ve Khloe için okuduğum diğer görüşler Pastoral özelliğinin getirdiği tatlı ifadelerdi. Mesleki deformasyon belki önce gözlerimi kısıp sonra kocaman açıp bakmayı seviyorum (Sevgili Ali Murat Kılıç!  Bu yüzden hislerim farklı oldu haliyle. Eser her okura hitap etmez diye düşünüyorum ama yine de düzyazı anlatı tarihine bakmak isteyenler ve mitoloji ilgilileri için güzel bir okuma olacaktır.

    Not: Daphnis, Daphne ile karıştırılmamalıdır kitap karakteri tamamen farklı.
    Hikayeyi Ovidius’un da işleyebileceğini var sayarak biraz taradım ve adı dördüncü kitapta geçiyor. Bahsetmeyeceğim sığırtmaç Daphis’ten diye…

    “…ne İda dağında doğan sığırtmaç Daphnis’in pek ünlü sevgilisinden, ne de Sevgilisinin hıncıyla sevenlerin yüreğini Sızlatan taşa dönüşünden sözedeceğim…” Ki bu da muhtemelen Daphne…

    Metinde geçen eserlerden bir kaç örnek son olarak:

    Orestis Laskos’un 1931 tarihli filmi

    Ravel’den Daphnis et Chloé
    https://youtu.be/YHrstmOPKBQ 

    Jacques Offenbach’in tek perdelik operetinden

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.