Japon Klasikleri 20: Gönül, Natsume Soseki

Japon Klasikleri 20: Gönül, Natsume Soseki
  • 5
    0
    0
    1
  •  

    Yaklaşık bir hafta öncesine kadar Soseki’nin kalemi yüzünden yorgun ve tükenmiş bir okur gibi hissetmişken yine aynı yazar sayesinde bugün yüzüm güldü. Aynı zamanda hüzünlendiren bir okuma yolculuğunun da sonuna gelmiş bulundum. Bu kadar basit görünen ve akıcı bir okuma sunan böyle bir kitabın olağanüstü derecede bir haz vermesi nasıl mümkün olabilir inanın bilmiyorum. Tahmin edilmesi imkânsız bir tonda ilerleyen olayların, sürekli yanıtı bulunmayan sorularla da sona getirmesi işin en garip tarafıydı bence.

     

    Daha önce de belirttiğim gibi Ardından ile yazarla tanıştım ve bayılmasam da hoşuma gitti. Üç Köşeli Dünya ise hayal kırıklığıydı, ama Gönül, adı gibi gönlümde taht kurdu. 

    Gönül’e başlamadan önce tutkulu bir aşk romanı okuyacağımı sanıyordum fakat beklediğimden fazlasını buldum bu eserde. Başından sonuna kadar insanların ‘’iyi’’ ve ‘’kötü’’ birey oluş süreçlerini ve ruh halinin etkilerinin derin sorgulamalarını işleyen bir Soseki eseri diyebiliriz. Tabii ki bu durumu incik cıncık bir şekilde irdelemiyor yazar, bir Japon klasiğinin belirgin bir anlamda bunu yansıtması da olmazdı zaten. Hep bir belirsizlik ve sadelik sizinle olacaktır. Muğlaklık eşittir Japon klasikleri…

     

    Kitabımıza dönelim biz… Gönül üç bölümden oluşuyor; Birinci bölümde genç bir üniversite öğrencisi tatile gider ve orada tuhaf bir yabancıyla tanışır. Bu yabancı adam, genç öğrencinin ona ‘’Hocam’’ demesiyle birlikte artık yabancı biri değildir. Bana göre ise hâlâ bir yabancı, okuma yolculuğumun sonuna kadar beni merak içinde bırakmaktan geri durmaz kendileri. Tatil bittikten sonra şehirde de görüşmeye başlarlar… ‘’Hocam’’ diye bahsedilen yaşça büyük bu adam, eşinden başka kimseyle yakınlık kurmayan, toplumla tüm ilişkilerini kesmiş biri. Genç arkadaşımız işte bu nedenle olsa gerek, kendisine ilginç gelen bu durumu anlamak ve adamla görüşmek için bahaneler yaratır. Toplumdan soyutlamanın anlamını çözmenin zorluğu ve adamın sırrı artık nasıl bir şeyse, gerçekten de hem öğrenciyi hem de okuru derin bir meraka sürüklüyor. 

    İkinci bölüm ise öğrencinin şehirden taşraya dönmesini ve ailesiyle birlikte yaşadığı olayları anlatır. Şehir-taşra hayatlarının karşılaştırmasını ve kültür çatışmasını net bir şekilde görebiliyoruz burada. Japonya’da ‘’batılılaşma’’, Meici Dönemi’nde toplumun modernleşmesiyle birlikte hızlanan bir olgu. Arka planda ülkenin durumunu ve toplumun değişimini de gözler önüne seren bir kurgu hazırlamış Soseki.

    İlk iki bölümde öğrencinin bakış açısıyla okuduğum roman, son bölümde anlatıcı değiştiriyor: Bu gizemli adamın gerçeklerini, nedenlerini ve sonuçlarını öğreniyoruz. Eğer ikilinin beklenen yakınlaşması olmasaydı adamın herkesten sakladığı yaşam öyküsünü öğrenmemiz mümkün olmazdı. İnsanlığa olan inancını kaybetmiş bir adamın son pişmanlıkla kaleme aldığı hikâyesi, kitabın en çok hoşuma giden bölümüydü. 

     

    Soseki bu kitapla birlikte edebiyatı her anlamıyla hissettiren ve okuma zevki veren bir eser yaratmış. Şiddetle tavsiye edilir. 

     

    Hoşuma giden bazı alıntılar: 

    “Özgürlük, bağımsızlık ve bencillikle dolu bu devirde doğmanın bedelini yalnızlıkla ödüyoruz.” /s.48

     

    ‘Özellikle kötüdür diyeceğim biri yok gibi’ dedin değil mi? Sen cidden dünyada ‘kötü insan’ diye bir tip olduğunu mu sanıyorsun? Dünyada böyle kalıba sokabileceğin ‘kötü insan’ diye bir şeyin olması mümkün değil. Normal zamanlarda herkes ‘iyi insan’dır. En azından hepsi ‘normal insan’dır. Gelgelelim bıçak kemiğe dayandığında bir anda ‘kötü insan’a dönüşmeleri işin korkunç tarafı. /s.89

     

    “Para işte, evlat. Parayı görünce erdemli insanlar bile kötü insana dönüşür.” /s.93

     

    Yazın memlekete döndüğümde kulak tırmalayan ağustos böceklerinin sesleri içinde hareketsizce oturduğumda defalarca hüzünlü bir ruh hâline büründüğüm olmuştu. Gönlümdeki bu acı, her daim bu böceğin şiddetli sesiyle birlikte içime işliyordu. Böyle zamanlarda hiç hareket etmeksizin kendi kendimi seyre dalardım. /s.139

     

    Bir süre oturduğum yerde kitap okudum. Evde çıt çıkmıyordu, kimsenin sesi bile duyulmayan bu ortamda, kışın iyiden iyiye hissedilmeye başlanan soğuğu ve kasvetli sessizlik içime işlemeye başlamıştı. Kitabı elimden bırakıp ayağa kalktım. Derhal kalabalık bir yerlere gidesim gelmişti. /s.270

     

    Yazarın dizide bulunan diğer kitapları ve yorumlarım:

    Japon Klasikleri 4: Ardından, Natsume Soseki

    Japon Klasikleri 19: Üç Köşeli Dünya, Natsume Soseki 

     

    Bu yılın başında ‘’Japon klasikleri’’ dizisiyle tanışmama vesile olan herkese teşekkür ediyorum, İthaki Yayınları’na da sevgiler. Birbirinden güzel yirmi tane Japon klasiği okudum bu sene. Sevmediğim de oldu ama sevdiklerimin sayısı daha fazla. Hepsinin yorumlarına ulaşmak için bakabilirsiniz:

    https://1000kitap.com/gonderi/176477217

     

    21 numaralı kitap Raşomon ise henüz elimde değil. Okumak için sabırsızlanıyorum :)

     

     

    Kaynak

    Soseki, Natsume (2022). Gönül (Çev. Zeynep Ebru Okyar). İthaki Yayınları 

    İçerik Görseli

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.