Bazı geceler kafanızdaki sesleri ne yaparsanız yapın susturamazsınız. O sesler inatla üstünüze gelmeye ve siyah, çatlak elleriyle boğazınızı sıkmaya devam ederler. Beyninizin en karanlık köşelerine inatla gömdüğünüz, hatırlamak istemeyeceğiniz gerçekleri size çığlık çığlığa fısıldar sesler.
Geceden kurtulmak, seslerden kurtulmaktan çok daha kolaydır genelde. Güneşin er geç doğacağı aşikardır nasıl olsa. Ama içinde bulunduğunuz, her sabah yaşamaya mahkum olduğunuz gerçeğin değişebileceğinin garantisini kim verebilir ki? Olasılıklar denizidir o kısım. Sabaha karşı, büyük bir değişimin eşiğinde olduğunuzu fark etmediğiniz bir güne başlayabilirsiniz. Ya da can sıkıcı, yavan gerçeğinizin birbirinin taklidi olan günlerinden birini yaşamaya başlarsınız.
Bu sebepledir ki, bazen en iyi çözüm, duygularınızı, korkularınızı ve gerçeklerinizi yastığınıza gömüp sabah ruhunuzu almadan evden çıkmaktır. Bazen her şeyin yatakta kalması daha iyidir. Ta ki o yataktan kendi özel devriminizi başlatmaya hazır olduğunuz ana kadar.
Görsel:https://swiftbeat.tumblr.com/post/103492776442
Yorum Bırakın