İtiraflarım: Sanat Toplum İçin Olmalıdır

İtiraflarım: Sanat Toplum İçin Olmalıdır
  • 4
    0
    0
    0
  • "Tolstoyculuk" felsefesinin mihenk taşı olarak sayılan "İtiraflarım" eserine ve Tolstoy'un hayatın anlamını sorgulama yolculuğunda, hayatın tamamen bir anlamsızlık, kaçınılmaz olan ölüme giden bir yol ve inişleriyle çıkışlarıyla, insanın çoğu zaman başına bela olmaktan başka bir işe yaramadığı gerçeğini nasıl fark ettiğine ve bunun sanatına nasıl yansıdığıyla ilgileneceğiz bugün. Şüphesiz, Tolstoy hayatının belki de en mutlu, coşku dolu ve motive olması gereken döneminde, çoğu düşünürün bir noktada peşinden koşmaya başladığı "Hayatın anlamı var mıdır? Bugün yaptığım ve yarın yapacağım şeylerin sonucu ne olacak? Bu kadar zahmetin ve acının elde tutulur, anlamlı bir sebebi var mı?" sorularının esiri olmuş ve hayatını sonlandırmaya dahi karar verecek seviyede hayatın anlamsızlığından kendi varlığını koparmak istemiştir. Hem de kendisini çok seven bir ailesi varken ve çok ünlü bir yazar olmuşken.

    Bu sorgulamanın temeli olarak küçükken dini inancını çoğu kişinin kaybettiği gibi, sessizce ve pek de üzerine düşünmeden kaybetmesini alan Tolstoy, inancımızı çoğu zaman çevremizdeki çoğunluk nasıl yapıyorsa öyle yaşadığımızı söylemiştir. Bu senaryo bu yazara da pek uzak gelmiyor. Türkiye'de, müslüman olduğunu söyleyen çoğu insan aslında sadece çevresinden gördüğü bazı dini hareketleri ve kültürel ögeleri aileden başlayarak girdikleri her türlü sosyal ortamda kabul edilmek, dışlanmamak ve "kara koyun" gibi görülmemek için sergilemeye devam ediyor. Belki de hayatı boyunca bu dini ritüellerin anlamı hakkında iki saniyeden daha fazla düşünmeden ölüp gidiyor çoğu kişi. Eminim ki bu kadar içi boş, robotik hareketlerden oluşan bir inancın insanın içinden yine hiçbir sorgulamaya girmeden, kolayca su gibi akıp gitmesi ve hava bulutu gibi toz olup yok olması bu yazıyı okuyan çoğu kişiye tanıdık gelecektir. Tolstoy için de sonun başlangıcı böyleydi. Ve sonra yazarlık, gençlik dönemleri başladı. Özellikle gençlik dönemini "İyi insan olma arzusunu ruhunun en derinliklerinde hissetmesine rağmen, savaşlarda insanları katletmiş, her türlü aldatma, yalan, hırsızlık gibi suçları işleyip, arkadaş çevresi tarafından alkışlanmaya devam ettiği" bir dönem olarak betimleyen Tolstoy, o dönemde yapayalnız olduğunu belirtmiştir. Çünkü insan, kötü şeyler yapmaya devam ettiği halde alkışlanıyorsa çevresi tarafından, çevresine ne kadar inanabilir ve o kişileri kendisi için "doğru" görebilir ki?

    Yazarlık dönemini de aynı şekilde başlattığını belirten ünlü Rus yazar, sadece ün ve para için yazdığını söylemiştir. Ve yine de bir şekilde üne kavuştuğunu. Bunun kendisinde uyandırdığı sonsuz mahcubiyeti. Kendim de ruhumun en derinliklerinde bilmekteyim ki, hiçbir sanatçıyı sanatını sadece kendi bencil ve yüzeysel amaçlarıyla üretmekten daha fazla yaralayan bir şey olamaz; çünkü ben sadece basit bir insanım ve basit insan isteklerimin sanat gibi yüce bir şeye karışması, onun yüceliğini ve muhteşemliğini bozacaktır. Bir sanatçı, kendi basitliğini, önemsizliğini ve ruhunun derinliklerindeki kimsenin görmesini dahi istemediği karanlık noktalarını içselleştirdiğinde, sanatını bu basitliğini bir an olsun unutturacak dünyevi şeylere ulaşabilmek için kullandığı bir araç haline getirdiğini fark eder ve kendisinden nefret eder. Tolstoy'un da dediği gibi; amaçsız sanat olmaz, sanatın başlıca amacı da insan ilişkilerini iyileştirmektir. İşte bu düşünce yoluyla, sanatını üne, şöhrete ve paraya ulaşmak gibi yüzeysel amaçlardan çıkarıp daha toplumcu bir fayda anlayışına yönelten ünlü yazar, bu fayda anlayışını da aynı sorgulama sürecinde kavuştuğu inancına dayandırmıştır. Çünkü ona göre, hayatın anlamı akılla bulunabilecek bir kavram değildi, hayatın akışı bundan çok daha kaotik ve acı doluydu; en basitinden her şeyin yok oluşu; yani ölümle sona eriyordu. Sanatın toplumsalcılığına bu şekilde yeni bir boyut getiren Tolstoy, bu anlamda benim de motivasyonumu kaybettiğim yazarlık dönemimde bana yeni bir pencere açmış, ilham olmuş ve aslında benim şu an hala tanıdığım, tanımadığım birçok insana yazılarım yoluyla ulaşıp fayda sağlamama ölümünden yüzyıl geçmesine rağmen katkıda bulunmuştur. Yazı yazmaya tamamen kendi bencil isteklerimle ve emellerimle başladım 4 sene önce. Ve bu 4 senenin sonunda, sanatımı kendi insani, düşük seviye isteklerimin bir aracı olarak kullanmamın asıl sanatıma en çok zararı veren düşünce yapısı olduğunu fark ettim. Ve bir süre sonra, hiç yazamamaya başladım. Ancak artık, yazma amacım da en az yazılarım kadar yüce ve kutsal. Benim bencil isteklerim ve düşlerim belki gerçek olacak ya da olmayacak, ama sanatımın bu yüceliği sonsuza dek devam edecektir bu amaç sayesinde. Bu yazı da, sanatın toplum için olması gerektiğinin en büyük kanıtlarından birisi olarak internet tarihinde yerini koruyacaktır. Zamanın sonuna dek.

    Kaynakça:

    Tolstoy-İtiraflarım

    Görsel: 

    https://tr.pinterest.com/pin/93520129741841904/


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.