Cinselliğin üzerine hiç konuşulmayan, tabu konusu olmaktan çıkıp biraz daha gündeme getirilmeye başladığı şu günlerde, insanlık tarihinin belki de ta en başlarından beri var olan cinsel bozukluklar da daha fazla tartışılmaya ve anlaşılmaya başlandı. Bu cinsel işlevsizliklerin en yaygın olanlarından bir tanesi madonna&fahişe sendromu. Erkeklerde görülen bi cinsel bozukluk, kültürle o kadar iç içe geçmiş bir problem ki, normal olarak kabul edilmekten çıkıp anormali sınıfına girmesi bile çok taze bir anlayış. Esasında, cinsiyet ve cinsel yönelim fark etmeksizin hepimizin çok yakından bildiği madonna&fahişe sendromu bir sendrom olarak bile görülmüyordu. Peki, bu cinsel bozukluk kendini ikili ilişkilerde ve kültürde nasıl gösteriyor?
Bunu anlayabilmek için öncelikle sendroma adını veren iki kelimeye göz atmamız gerekiyor. Madonna, kelime anlamı olarak temiz, saf ve kutsal, dokunulmamış kadın anlamına gelmektedir. Fahişe ise, para karşılığı seks hizmeti veren, kültürel anlamda "hafif, kirletilmiş" kadın anlamlarına gelmektedir. Bu sendrom ise, kadınları aslında kafasında iki ayrı sınıfa ayıran erkeklerin yaşadığı ikilemlere ve bundan doğan psikolojik bozukluklar olarak nitelendirilmektedir. Bu teşhise sahip bir erkek birey için, evleneceği, yuva kuracağı, kalbini tamamen açacağı ve duygusal olarak bağlanacağı kadın ve cinsel olarak arzulayacağı kadın asla aynı olamaz. Yani bu insanlar için seks aşka ait değildir, aşk da sekse. İkisi birbirinden bağımsız duygular ve düşünceler kümesi olarak kendisine yer bulur. Erkek için yuva kuracağı kadın aslında kafasında "anne" figürü olarak yer ettiği için, aynı kadını ateşli, seksi, güzel ve cinsel açıdan çekici bulması imkansızdır. Bu kadın onun için kutsaldır, dokunulmazdır, saftır ve ailesini temsil eder. Cinsellik ise büyük bir yasaktır, günahtır ve onunla bağlantılı zevk sadece utanılması gereken bir duygudur. Ona göre, duygusal bağ kurmayı hak eden kadın cinsellikten çok uzak, ve hatta bihaber olmalıdır. Yatakta iyi olmamalı, ona cinsel bir tatminiyet yaşatmamalıdır. Eğer eşi ona cinsel bir tatminiyet yaratıyor ve onda arzu uyandırıyorsa, kafasında bu kadına dair kurduğu "hanımefendi" algısı tamamen yıkılacaktır çünkü. Cinsel ilişki yalnızca çocuk sahibi olabilmek için yaşanması gereken bir şeydir, hele ki bu sendroma sahip birisi gerçekten çocuk sahibi olduğunda, eşine dair kafasında sahip olduğu "anne" figürü çok daha güçlenecek ve cinsel samimiyetten çok daha uzaklaşacaktır.
Bu sendroma sahip bir erkek, cinsel arzu duyduğu kadınlara da aynı şekilde duygusal olarak bağlanmaktan kaçacaktır. Veyahut, halihazırda zaten duygusal bağa sahip olduğu bir kadının cinsel yönünü gördükten sonra ona olan sevgisi ve saygısı azalacak, artık o kadını "evlenilecek kadın" kategorisinden çıkarıp fahişe kategorisine koymaya başlayacaktır. Bu tarz bir ilişkide, kadın da erkek de ilişkide yoğun bir tatminiyetsizlik ve mutsuzluk hisseder ancak kültürel olarak içlerine işlemiş olgulardan dolayı bu mutsuzluğun adını koyamaz. Erkek tarafının çarpık zihnine göre kabul edilebilen "fahişelerle" cinsel ilişki yaşaması ve bunun ardından gelen sadakatsizlikler, genelde bu tarz ilişkilerin sonunu getirir. Ve sona geldiğimizde, partnerini çok seven ama ona dokunmaya kıyamayan bir erkek tablosu ortaya çıkar.
Yüzyıllardır, kadın ve kadının cinselliği tartışma konusu oldu ve olmaya da devam ediyor. Kültürün bize dayattığı, cinselliğin iyi bir kadın için ayıp ve kirli bir iş olduğu anlayışı ise kurulabilecek sağlıklı romantik ilişkilerin daha en başından itibaren çarpık ve yanlış olmasına yol açıyor. Maalesef bu konuda bilinçlenme artacağı ve cinselliğin aslında cinsiyetten ayrı bir istek, ihtiyaç olarak algılanmaya başlayacağı yerde hala sosyal medyada kimin evlenilecek kimin eğlenilecek kadın olduğuna dair tartışmalar artarak devam ediyor. Küçükken öğrendiği kültürel çarpıklıklardan bir an olsun bile gözünü kaldırıp duvarın arkasına bakıp bilimsel gerçekleri görmeye çalışmayan insanlar, kadınların bu tarz bir sınıflandırmaya maruz bırakılmasının en büyük sebebi. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, cahil ve cahil kalmaya kararlı insan dünya üzerindeki en tehlikeli ve potansiyel kötü insandır. Karşısındaki kadını bir an olsun bile sadece bir insan gibi tanımaya çalışmayan, sadece kategorilere ayıran ve idealinde bir karakter olarak gören bu sendroma sahip erkek ise, zaten kendi ilişkilerinde mutsuz olmaya ve ömrünün sonuna kadar vicdan azabıyla yaşamaya mahkumdur. En acısı ise, içinde bulunduğu vahim durumun çarpıklığını anlayamayan ve doğru kabul ettiği zehirli fikirleri sonuna dek savunan bu erkeklerin, kadınları her geçen gün daha da değersiz hissettirmesidir. Mutsuz erkek, kadınını da mutsuz edecektir ve ilişkisini sona götürecektir.
Görsel: https://tr.pinterest.com/pin/353321533281881583/
Kaynakça: https://gulsahmeralozgur.dr.tr/madonna-fahise-kompleksi/
Yorum Bırakın