Serinin ilk yazısını okumak için: https://wannart.com/icerik/43900-penceremden-oykuler-ayaz-1-bolum
...Hava giderek soğuyordu. Dışında oturdukları kafeye girip çıkan insanların arasında kendi hayatlarının zaman yolculuklarını yaptılar. Sonunda sessizliği bozan Ayaz oldu: Dünyayı karşımıza aldığımız yıllardı diye başladı, en azından biz öyle sanmıştık. Damarlarımızda akan kana zaman yetişemiyordu. Her zorluğa gücümüzün yeteceği yanılgısı. Sonradan dünyanın renklerini tek tek kaybettik, karşımıza aldığımız yalnızca bizim tekdüze hayatımızmış. İkisi de artık yola bakıyordu. Ayaz’ın cümleleri sessizliği derinleştirmişti.
Ayaz, Senem’in saçlarına bakıyordu. Artık aralardaki beyazlar seçilir hale gelmişti. Senem, Ayaz’dan daha gençti ama son ayları sert bir rüzgar gibi yüzüne çarpmış, bazı şeyleri alıp götürmüştü. “Çocuksu masumiyetini yetişkinliğin sonu gelmeyen yalanlarına teslim ettin.” Dedi Ayaz, odadaki sessizliği bozmak için. Senem o ana kadar sessizliğin huzursuzluğunu bu cümlelerin soğukluğuna tercih ederdi.
Herkes için en tanıdıkların yabancısı biri vardır mutlaka. Ayaz için de Senem öyleydi, artık bu yüzü hızla solan kadın, Ayaz’ın kendi içinde saatler süren yürüyüşlerine eşlik edemezdi. Yabancıların en yakınıyken, en yakınların yabancısı olmuştu. Ayaz da bunu bildiği için, iyi niyetinin zaafı olarak, soğuk aralık gecesinde bu bilindik sokakta kendisine eşlik etmesine izin veriyordu.
...Çocukluğumuzun tereddüt dolu geceleri
Köşeyi döndükten sonra Ayaz’ın aklına Senem’le ilgili ilk tereddütleri geldi. Pek çoğumuzun çocukluğundan kalma tereddütlerdi bunlar. Senem’in kendisini gerçekten sevip sevmediğini, değer verip vermediğini düşünmüştü ilk tereddütlerinde. Her yer bembeyaz olmadan önce ilk düşen kar taneleri gibiydi bu düşünceler. Bu, ona -pek çoğumuza hatırlattığı gibi- çocukluğunun tereddüt dolu gecelerini hatırlatmıştı.
Zoraki bir doğumu izleyen yıllarda evde sevilip sevilmediğini düşündüğü yıllar. Ayaz ailesinin gözbebeği olmakla doğumunun getirdiği suçluluk ve bu ailedeki fazlalık olmanın arasında gidip gelmişti yıllarca. Genellikle başarılı bir sınav ya da boyundan büyük bir sorumluluğu yerine getirdikten sonra gözbebeği gibi hissettirildi. Kalan zamanlarda ise bir fazlalık, zoraki bir misafir. Kahramanımızın çocukluğu daha doğrusu çocukluğunun tereddüt dolu geceleri, evdeki bu iki bambaşka duygunun boşluğunda kaybolan uykusuzluğu ile geçmişti.
Herkesin bir masumiyet karinesi var: Çocukluk. En eski anılarımızda genelde masum varlıklarızdır. Bu yüzden yetişkin, suçluluk anında vicdan muhasebesi yaparken en eski köklerinden yardım almaya çalışır, çocukluk yıllarından. Bu kaçış bir tür gerilemedir, masumiyet karinemize…
İstanbul’da ara sıra aldığı çeviri işleri ile ilgilenen Ayaz, okulun bitmesinin yarattığı boşlukta kendisine ayıracak çok zaman buluyordu. Ancak özellikle geceleri, çocukluğundan oldukça aşina olduğu ve geceleri yanından ayrılmayan bazı tereddütler geri gelmişti. Her ne kadar karşıdan gelecek kaygısının veya kendini arayış yıllarının getirdiği tereddütler gibi dursa da kökleri çok daha derinlerdeydi. Çocukluğumuzun tereddüt dolu geceleri….
İnsanın doğumuyla birlikte bu dünyayı kavrayışına dair ilk ciddi soru nedir? Kök salma ihtiyacı ile sonraki yıllarını geçirecek olan bu canlının aklına gelen ilk ciddi soru “bu dünyadaki yerim nedir” sorusudur. Bu soru daha sonrasında ben değerli miyim, ben sevilebilir bir insan mıyım gibi diğer derin soruları da peşinden getirecektir.
Bu soru dizisiyle Ayaz da karşılaşmıştı, herkes gibi. Zoraki bir doğumu izleyen yıllarda evde sevilip sevilmediğini düşünüyordu çocukluğunda. Ayaz ailesinin gözbebeği olmakla doğumunun getirdiği suçluluk ve bu ailedeki fazlalık olmanın arasında gidip gelmişti yıllarca. Genellikle başarılı bir sınav ya da boyundan büyük bir sorumluluğu yerine getirdikten sonra gözbebeği gibi hissettirildi. Kalan zamanlarda ise bir fazlalık, zoraki bir misafir. Kahramanımızın çocukluğu daha doğrusu çocukluğunun tereddüt dolu geceleri, evdeki bu iki bambaşka duygunun boşluğunda kaybolan uykusuzluğu ile geçmişti.
Çocukluğundan sonra bir süre bu sorulardan uzaklaşmıştı. Üniversite başlaması ile yeni arkadaşlıklar, akademik heyecanlar araya girmiş, Ayaz bu dikenli sorulara bir süreliğine ara vermişti. Bu sorular, ODTÜ’de okuduğu yıllarda karşılaşacağı bir kişiyle tekrar gün yüzüne çıkacaktı.
Yorum Bırakın