Aşk, Hayaller ve Hedonizm: Yeni Romantik Döneme Girdiğimizin 3 Kanıtı

Aşk, Hayaller ve Hedonizm: Yeni Romantik Döneme Girdiğimizin 3 Kanıtı
  • 3
    0
    0
    0
  •  

    Yapay zekayla iç içe yaşamaya gitgide alıştığımız ve günlük hayatımızın bir parçası haline getirdiğimiz son dönemlerde, Endüstri Devrimi’nin getirdiği sonuçlara karşı çıkan bir akım olarak ortaya çıkmış Romantik Dönem’e dönebileceğimize dair düşünceler ortaya atılmaya başlandı. 18. Yüzyılın sonlarına doğru ivme kazanan ve aşkın her türlüsünü yaşamda öncelik yapma, sevgi ve zevk uğruna ölüme kadar gitmenin en doğru yaşam şekli olduğu düşüncesi üzerine kurulu olan bu akım, aslında yeni nesil de dahil olmak üzere birçok insanın zihninde tekrardan filizlenmeye başladı.

    “En iyi kural, kuralsızlıktır.” cümlesi üzerine felsefesini oturtan romantizm akımının tekrardan toplumun merkezinde olacağını ve hayatlarımızın birçok alanını bu sefer fenerle değil, led ışıklarla aydınlatacağına dair kanıtlara gelin birlikte göz atalım.

    1-Kültürel Değişim

    Romantizm akımının zirveye ulaştığı dönemlere baktığımız zaman, çok daha düzenli ve katı yaşamlara sahip olduğumuzu görüyoruz. Endüstri Devrimi zamanı, şu an yaşadığımız döneme birçok özelliğiyle benziyor. Yapay zekanın işlerimizi alacak olma endişesi, o dönem yaşayan insanların makinelerin işlerini alacaklarına dair endişelerine paralel gidiyor. Teknolojik gelişmeler yalnızca endüstriyel hayatı değil; sanatı, hizmet sektörünü, güzellik algımızı, romantik ilişkilerimizi, işimizi, hobilerimizi, sosyolojik yapımızı ve tüketim anlayışımızı da etkiliyor. Bilim dünyası hızla değişiyor ve bambaşka bir seviyeye geçiyor. Dünyamızda her gün korkunç olaylar gerçekleşiyor ve bu eskiye kıyasla o kadar hızlı ulaşıyor ki bize, zihinlerimiz adeta bir oyun hamuru gibi her gün tekrardan şekilleniyor. Bilgi akışımız çok hızlı, bu da teknolojik gelişmelerin hızlanmasında önemli bir ivme kazandırıyor. Aynı Endüstri Devrimi ve sonrası döneminde olduğu gibi, teknolojik gelişmelerin gündemimizin büyük bir çoğunluğunu kapladığı ve etkilediği bir noktadayız. Aynı şekilde iş dünyası da hızlanıyor, çoğumuz çok daha dinamik ve hızlı çalışmamız gereken iş tanımlarına sahibiz. 

    Artık yavaşlığa yer yok, her verilen görev olabilecek en hızlı şekilde gerçekleştirildiği ölçüde değerli ve verimli. Çünkü siz size verilen görevi yeterince hızlı gerçekleştiremiyorsanız, mutlaka dünyanın bir yerlerinde işvereninizin kolaylıkla ulaşıp işe alabileceği başka bir insan sizden daha hızlı işi yapacaktır. Bunun gerginliği özel sektörü sarıp sarmalamış durumda, çoğumuz hızın tutsağı olmuş durumdayız. Çoğu zaman bu yoğun, dinamik iş temposu arasında kaybettiklerimizi düşünmüyoruz bile. Hıza ayak uydurma çabası içerisinde sadece var olmanın ve yaratıcılığın kalplerimizde kendisini göstermesinin tatlı keyfini süremiyoruz. Aynı Endüstri Devrimi ve sonrasında insanların hissettiği gibi bir tükenmişlik içerisindeyiz. Çoğumuzun kendisine, arzularına, tatlı tembelliğin peşinden gitmeye ve zihninin uç bölgelerinde yatan yaratıcı fikirleri keşfetmeye vakti yok.

    Tarihe baktığımızda görüyoruz ki Endüstri Devrimi’nin sistematik, yoğun yapısı ve iş hayatının insanların tek hayatı haline gelmesine sebep veren düzeni insanları zamanla depresyona sürüklemiş ve ortaya insanın duygularına, düş gücüne, hayallerine, sevgiye odaklanıp bunlarda iyileşmeye gitmesinin global depresyonun tek çaresi olduğuna inanan romantizm akımı ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, her tez antiteziyle vardır ve insanoğlu bir problemi olduğunda onu sık sık halihazırda yaptığı şeyin tam tersini yaparak çözmüştür. 

    2- Aşka Obsesif Bir Nesil

    Artık aşkın konuşulmadığı ve sürekli gündem haline getirilmediği tek bir ortam bile kalmadı. İş yerinde bir öğle yemeğinde, sosyal medyada, televizyon programlarında, yeni çıkan kitaplarda, ailenizin sorularında, yeni girdiğiniz sosyal bir ortamda mutlaka aşk konunun ortasına oturmakta ve insanların dilinden gerçek aşkı bulmanın artık imkansız olduğuna dair umutsuz söylemler dökülmektedir. Dating appler almış başını gitmektedir. Eski aşklar sanki çok mükemmelmişçesine söylemler yapılmakta ve nostaljinin tatlı esintisiyle romantizme dair özlem ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilmektedir. Belli ki günümüz modern insanının en büyük problemi safi duygularla yaşanacak tek kişilik bir aşk haline gelmiştir.

    3-Moda ve Müzikte Romantizm

    1980lerde müzik dünyasında romantik bir dönemi zaten yaşamıştık. Dramatik makyajlarla, sonsuz tutku ve hedonist hayallerin müzik kliplerinde kendine yer edinmesiyle bir neslin aşka olan açlığı kendisini küçük ekranlı televizyon ve zamanın dans kulüplerindeki çılgın danslarla göstermişti.

    Günümüzde 2023 itibariyle müzikte ve modada benzer akımlara doğru gitmekteyiz. Chappell Roan gibi birçok sanatçının popülerleşmesi ve yükselmesiyle tiyatral makyajlar, kostümler, dramatik müzik ritimleri ve sözleri hepimizin gönlünü kıpır kıpır etmekte. “Clean girl” akımının bile yavaş yavaş sona erdiği ve sanatın her anlamda kendisini daha kaotik bir akıma bırakması bile bizim romantik bir döneme girdiğimizin en büyük kanıtlarından birisidir. Çünkü romantizm, kaos anlamına gelir. Bulutların üstünde bir dünyadır ve clean girl akımının olamayacağı kadar hayalperest, gerçeklikten ve kontrolcü/mükemmeliyetçi anlayıştan uzaktır. Charli xcx’in bu yaz patlayan ve popülerliğini her geçen gün arttırmaya devam eden “brat” albümü de tamamen romantik, çocuksu ve zevk odaklı bir yaşam tarzının sanata direkt olarak aktarılışıdır. Kontrolden çıkmışçasına dans etme isteği uyandıran house/techno müziğin yükselişi, bu tarz eventlere giden insanların kostümler giyip kendi kimliklerinden sıyrılıp hayatlarının kontrollerini bir gece olsun tamamen bırakabilmenin keyfini yaşama istekleri de tamamen aynı romantik dönemden kaynaklanmaktadır.

    Önümüzde uzun ve sisli bir yol var. Dünya hızla değişiyor ve biz ona ayak uydurmakta zorlanıyoruz; ama insanların kolektif arzuları benzer noktaları işaret ediyor: Hayatlarımızı kontrol içinde yaşama isteği ruhumuzu doyurmuyor ve gökkuşağının ötesini arıyoruz artık. Mantıksız, sürreal, ilerisini göremediğimiz, belirsiz, kavurucu, korkutucu ve unutulmaz aşklar arıyoruz kendimize. Hem de gittiğimiz her yerde. Bu noktada yapabileceğim tek şey hepimize bol şans dilemek.

    Kaynakça: https://welcometoy3k.substack.com/p/a-new-new-romantic-era


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.