Çok uzaklarda, derin okyanusların keşfedilmemiş yerlerinde... Galaksilerin ardında senden bir parça var. Sır gibi sakladığın biri, ruhunda yanan o kor ateş bile dindiremiyor onu.
Keşfedilmemiş okyanuslar, uzak memleketler, bilinmeyen galaksiler...
Her birinde bir iz bırakmışsın.
Ve ben, o bilinmezliğe akıp giderken hiç düşünmüyorum.
Sadece arıyorum.
Buz kesmiş ruhuma ait o kor ateşi...
Bahçemin güneşini,
Gecelerimin rüzgârını,
Kumsalımın dalgalarını arıyorum.
Belki bir tablonun içinde bulurum kendimi.
Belki bir gece,
Van Gogh’un Kafe Teras’ında soluklanırım.
İçimi ısıtacak o ateşe yaklaşırım...
Kim bilir.
Yan masamda tanıdık bir koku.
Anılarıma ait.
Cız eder yüreğim,
Bir o kadar da heyecanlıdır,
Çünkü büyülü kafede, o anılar ilk kez yüreğimi ısıtır.
Varlığınla... Anılarınla.
Bir garson yanaşır masama,
Yıldız tozlarıyla kaplanmış bir kahveyle.
“Bu gece düşlere, umutlara için Madam…”
Ve ben, oraya dönerim.
Kumsala…
Yorum Bırakın