Başka memleketlerde aradım, ruhumda eksik olanı.
Belki bir limanda, belki bir bahçede, belki de bir zindanda rastlayacaktım ona.
Ama biliyordum, sana varan yollar benim kaderimdi.
Attığım her adım ruhumu umutla dolduruyor,
Hatıralar, birer sevda çiçeği gibi süzülüyordu içimden.
Evime varır varmaz soluklanacağım o anın hayaliyle
Koştum çölleri, aştım okyanusları,
Sana varacağım umuduyla.
Sonra bir kıyıda rastladım sana.
Okyanus dans etti, kuşlar ezgileriyle eşlik etti sevincime.
İçimdeki eksiklik bir anlığına suskunlaştı.
Ama bu hayali ne kadar taşıyacaktım?
Bu umut sürüp gider miydi benimle?
Yüzyıllardır aradığım sen,
Kabul eder miydin beni kendine?
Çiçeklerimi sana armağan mı etmeliydim hemen?
Ama çekinirdim…
Kaçıp gideceğinden,
Yine bir yerlerde eksik kalacağımdan.
Öyle bastırdı ki aşkım,
Güneşimi unuttum,
Senin bahçene hayran kaldım.
Kendi toprağımda ne yetiştirdiğimi
Hatırlayamaz oldum.
Bu hikâyede benim bahçem neredeydi?
Solup giden çiçeklerim, çatlayan saksılarım,
Toprağıma düşmeyen yağmurlar…
Gökyüzüm neredeydi?
Senin yıldızlarına kanmış bir gönül,
her dileğine kendini adamış bir ruh…
Peki benim yıldızlarım ne isterdi ki?
Onu bile unuttum.
Senin ışığında gözlerim kamaşırken,
ruhum bu oyuna kendini kaptırırken,
kendi içimde bıraktıklarımı unuttum.
Kendi karanlığımı,
hiç bitmeyecek bir acının gölgesinde unuttum.
Geriye dönüp baktığımda
Kırgın çiçekler görüyorum sadece.
Ve o çiçeklerin arasında
Kendime ait bir güneşi yıllar önce gömmüşüm.
Yorum Bırakın