Advertisement
Advertisement

Bahçesiz Ruhlar

Bahçesiz Ruhlar
  • 2
    0
    0
    0
  • Evrenin farklı yerlerinde açtığımız,
    ruhlarla paylaştığımız çiçekler vardı.
    Kendimizden bir parça bırakıp giderken
    çoğu zaman fark edemedik ne verdiğimizi.

    Sonra bir gün…
    o güzel insanlar bencil,
    açgözlü,
    tutarsız,
    soğuk kalplere dönüştü.

    Peki nasıl geldik bu hale?

    Çiçekleri ruhlara bir tohum gibi değil de,
    hatıralardan oluşan o çiçekleri
    kökünden söküp mü diktiler?
    Kalpleri küsüp göçtü,
    ruhlarsa bir bataklıktan farksız kaldı.

    Peki bu bahçeleri neden kimse görmedi?

    Yalnız kalmış,
    acı dolu hayatların
    bir taştan farksız olduğunu
    kimse anlamak istemedi.
    Acılarını sarmaya yanaşmadı kimse.

    Soğuk, mesafeli,
    acımasız ruhların dikenleri vardı…
    Oysa bu dikenler,
    bir zamanlar baharın kokusunu barındıran
    anılardan oluşmamış mıydı?

    Gecenin karanlığı,
    anıların ağırlığı soğuttu yürekleri.
    Bahçeler çürüdü.
    Ve beklenen bahar hiç dönmedi.

    Kimse,
    bahçesinden bir çiçek bile vermedi.
    Baharda uçuşan polenlerini bile
    layık görmedi onlara.

    Sonra onlar
    iyiliğini kaybetmeyen ruhlar oldu,
    diğerleriyse kötü ruh olması için
    hiçliğe savruldu.

    Onlara bu yüzden kimse çiçek veremedi belki.
    Belki de iyiler
    çiceklerin dilinden hiç anlamadı.
    Çünkü o bahçeleri armağan edenler
    anılardan ibaretti.

    Yalancı güneşler,
    solgun rüzgarlar,
    yabancı kalplerde kalan çiçekler…
    Kökleri iyiliğe adanmış,
    ama gerçekliğe küs ruhlara…

    Çiçekleri olmayan bir ruh,
    en sonunda toprağın ne olduğunu unutur.
    Ve biz,
    sadece hatırladığımız bahçelerde
    var olabiliriz.

    Diğerleri mi?

    Solmuş bir yaprak gibi
    sessizce rüzgâra karışır.
    Ve gider.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.