Usta yönetmen David Fincher’ın 2014 yapımı filmi Gone Girl; ilmek ilmek işlenmiş olay örgüsü, birbirinden uç sınırlarda gezinen karakterleri, sinematografisi ve etkileyici diyaloglarıyla hala dilimizden düşmeyen bir eser. Hatta öyle ki son zamanlarda sosyal medyada neredeyse bir tabir haline gelen “gidik kız” kalıbının nereden doğduğunu tahmin edebiliyorsunuz herhalde. Bu yazımızda konumuz Gone Girl ve kim suçlu, kim kurban…Birbirlerine ne yaptılar?
The Wiplash, La La Land gibi ödüllü filmlerin sahibi Damien Chazelle’den uzun süredir beklenen film; Babylon. Oyuncu kadrosunun zenginliğinin yanı sıra başrollerde Margot Robbie ve Brad Pitt gibi iki isim olunca film için beklentiler çığ gibi büyüdü ama tabiri caizse Babylon, gişede çakıldı. Bu yazıda üç saati aşkın ve çoğu eleştirmen tarafından “sinemaya bir aşk mektubu” şeklinde tanımlanan Babylon (Babil) filmini inceleyeceğiz.
1774 yılında Goethe döneme damgasını verecek bir roman yayımladı, Genç Werther'in Acıları. İki haftada yazılan bu roman döneme damgasını vurmakla kalmayacak tıp literatürüne "intihar salgını" olarak geçecek bir kavramı kazandıracaktır. Bu yazıda Genç Werther'in Acıları'nı ve onun etkilerini inceleyeceğiz.
Jack London, Amerikan edebiyatının kilometre taşlarından biri ve onun kendisi gibi ölümsüz eseri; Martin Eden. 147. Doğum Gününde Jack London'u saygıyla anıyoruz, edebiyat dünyasına bu hoyrat ve tutkulu denizciyi armağan ettiğin için teşekkürler!